"Bütün mevcudata şamil, her bir mevcuda layık bir surette rahmetin taltifatı, bir rahmet-i vasia içinde bir ilm-i muhiti gösteriyor." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem bütün mevcudata şamil, her bir mevcuda layık bir surette rahmetin taltifatı, bir rahmet-i vâsia içinde bir ilm-i muhiti gösteriyor. Çünkü mesela, zihayatın etfallerini sütle iaşe eden ve zeminin suya muhtaç nebatatına yağmurla yardım eden, elbette etfali tanır, ihtiyaçlarını bilir ve o nebatatı görür ve yağmurun onlara lüzumunu derk eder; sonra gönderir. Ve hakeza, bütün hikmetli, inayetli rahmetinin hadsiz cilveleri, bir ilm-i muhiti gösteriyor." (Mektubat, Yirminci Mektup, İkinci Makam)
Kâinatın neresine bakarsak bakalım, her yerde ve her şeyde bir nimet, bir taltif ve bir ihsanın olduğunu görüyoruz. Yani sonsuz bir rahmet ve şefkat, bütün kâinatı sarıp sarmalamış.
Zehirli bir sineğin eliyle şifalı, en tatlı balı bize yedirmek; hem en güzel ve yumuşak bir libası elsiz bir böceğin eliyle bize giydirmek; hem rahmetin büyük bir hazinesini küçük bir çekirdek içinde bizim için saklamak ne kadar cemil bir kerem ne kadar latif bir rahmet eseri olduğu açıkça anlaşılır.
Rahmetin bütün eşyayı kuşatmasının ardında her şeyi kuşatan bir ilmin varlığını da görüyoruz. İlimden yoksun cahil ve kör bir kuvvetin eşyaya bu denli merhamet etmesi düşünülemez.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü