"Cenâb-ı Hak insana hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir zaaf vermiş, ta ki daimî bir surette dergâh-ı ilahiyeye iltica edip niyaz etsin, dua etsin." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Sonsuz bir kudret, ancak sonsuz bir acizlik ile hissedilip bilinebilir. Bunun içindir ki Allah, insana hadsiz bir acz ve nihayetsiz bir zaaf vermiş. İnsan her acizliğinde sonsuz bir kudreti hisseder ve O’na iltica eder, O’na sığınır, O’na dua ve niyazda bulunur. Şayet insan her ihtiyacını ve her aciz kaldığı durumu kendi havl ve kuvveti ile halletmiş olsaydı; Allah’ı bilmesi, O’na iltica, dua ve niyaz ile yakınlaşması zor olurdu.

Allah kendini, isim ve sıfatlarını tanıtması ve mukayese yapabilmesi için insana vehmi bir enaniyet, hayali bir sahiplenme duygusu vermiş. İnsan gaflet ve tabiat fikrinin de tesiri ile bu vehmî ve hayalî olan enaniyete sahip çıkarak Allah’a karşı gelebiliyor. Acizliğini, fakirliğini ve zayıflığını unutarak isyan yolunu tutabiliyor. Bu yüzden, insanın acizliğini ve zaafını hissetmesi iman ve ibadet açısından hayati bir öneme sahiptir.

Risale-i Nur mesleğinin de esaslarından olan acz ve fakr; Allah’a yaklaşmada ve O’na kulluk etmede iki mühim mizan ve iki kuvvetli vesiledir.

Fakr: İhtiyaç mânâsında kullanılmıştır. İnsan zerreden güneşe kadar her şeye muhtaçtır. İnsanın hayatını devam ettirmesi, bütün kâinat çarklarının işlemesine bağlıdır. İşte insan bu sonsuz ihtiyacından dolayı fakirdir. Allah bu fakirlik halini insana her ihtiyacında, kendisine yalvarması ve sığınması için vermiştir. Allah’ı bilmenin ilk adımı nefsini bilmek, kendini tanımaktır. Kendini bilmenin ilk merhalesi ise, ubudiyetin esası olan; “acz, fakr ve naksını bilmektir.”

İnsan, her şeye muhtaç olması ile yani fakirliği ile Allah’ın gınasına ayna olmaktadır. İşte insan, bu sonsuz ihtiyacından dolayı fakirdir. Nereye bakarsa, hangi şeye ihtiyaç duyarsa, orada Samed olan Rabbini bulabilir.

Acz: İnsan, kâinatı kuşatmış ve ebede kadar uzanmış olan ihtiyaçlarını dahi tedarik etme hususunda zayıftır, kuvvetsizdir ve acizdir. İnsanın kendisine lazım olan hiçbir şeyi yapmaya güç yetirememesi “aczini” ifade eder.

Naks ve kusur: İnsanın yorulması, unutması, ihtiyarlanması, iradesinin cüz’i olması, yemeden, içmeden ve uyumadan hayatını devam ettirememesi de insanın naks ve kusur yönüdür. Burada geçen kusur, “günah ve hata” manasına değil, kasır olma, noksan olma manasınadır. Her günah kusurdur ama her kusur günah değildir.

İnsan sonsuz fakrıyla Rabbinin gınasına ve rahmetine, acizliği ile kudretine, noksanlığı ile de O’nun kemaline ayna olmaktadır.

Bunların farkında olmak ubudiyetin esasıdır; kendini bilmek ve kendini okumaktır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...