Dokuzuncu Reşha'yı Açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"DOKUZUNCU REŞHA"

"Hem bilirsin; küçük bir adam, küçük bir haysiyetle, küçük bir cemaatte, küçük bir meselede, münazaralı bir davada, hicapsız, pervasız, küçük fakat hacâlet-âver bir yalanı, düşmanları yanında hilesini hissettirmeyecek derecede teessür ve telâş göstermeden söyleyemez."

"Şimdi bak bu zâta; pek büyük bir vazifede, pek büyük bir vazifedar, pek büyük bir haysiyetle, pek büyük emniyete muhtaç bir halde, pek büyük bir cemaatte, pek büyük husumet karşısında, pek büyük meselelerde, pek büyük davada, pek büyük bir serbestiyetle, bilâpervâ, bilâtereddüt, bilâhicap, telâşsız, samimî bir safvetle, büyük bir ciddiyetle, hasımlarının damarlarına dokunduracak şedit, ulvî bir surette söylediği sözlerinde hiç hilâf bulunabilir mi? Hiç hile karışması mümkün müdür? Kellâ!"

اِنْ هُوَ اِلاَّ وَحْىٌ يُوحٰى Evet, hak aldatmaz, hakikatbîn aldanmaz. Hak olan mesleği hileden müstağnîdir, Hakikatbînin gözüne hayalin ne haddi var ki hakikat görünsün, aldatsın?"ِ(1)

Sıradan bir insan, sıradan bir şeref ve haysiyetini düşünerek, sıradan ve basit bir topluluk ya da cemaat içinde, basit ve münakaşalı bir olay ya da mesele hakkında, utanmaksızın, korkusuzca ve kendinden emin bir şekilde utanılacak bir yalanı, düşmanları huzurunda hile ve yalanını hissettirmeden telaşsız bir şekilde söylemesi mümkün değildir.

Halbuki Peygamber Efendimiz (asm), olağanüstü bir insan olması hasebi ile olağanüstü bir şeref ve haysiyetini düşünerek, olağanüstü bir cemaat içinde, pek büyük bir düşmanlık karşısında, pek büyük bir mesele ve davada, çok büyük bir serbestlik ve korkusuzlukla, utanmadan, sıkılmadan, ciddiyet içinde yalan söylemesi ve bu yalanı hasımları ve o cemaatin fark etmemesi imkansızdır.

Yani basit bir insan, basit bir yalanı, sırf kendi şeref ve haysiyetini düşünerek söylemekten çekinirken, nasıl olur da Peygamber Efendimiz (asm) çok büyük bir dava ve mesele hakkında, o büyük şeref ve haysiyetini yerler altına alarak, nasıl yalan söyleyebilir diyerek, Peygamber Efendimiz (asm)'in hakkaniyetini bu noktadan ispat ediyor. Bu manayı en güzel bu ayet ilan ediyor;

"O ancak kendisine vahyolunanı söyler." (Necm, 53/4)

Yani o kendi heva ve hevesinden konuşmaz, sizi yanıltıp aldatmaz, o doğru sözlü emin bir peygamberdir, mealindeki ayeti Üstad bu şekilde tefsir ediyor.

1) bk. Sözler, On Dokuzuncu Söz, Dokuzuncu Reşha.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...