"EDDÂÎ" bölümünü detaylıca izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

EDDAÎ, istikbalden haberler veren sırlarla dolu bir şiir.

Eddaî, “Dua eden. Malum bir duacı. Hayrınızı isteyen” manasında, imza yerine yazılan bir tabirdir. Üstad Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri tarafından, vefatından kırk sene evvel telif edilmiştir. Risale-i Nur’da Sözler ve Şualar kitaplarında vardır. İki şiir arasında tek kelimelik sırlı bir fark vardır.

Ömer Özcan Ağabeyin izahı:

Eddaî, istikbalden haberler veren sırlı bir şiirdir… “Ağabeyler Anlatıyor” isimli kitaplarım için röportajlar yaptığım bazı kadim ağabeylere bu sırlı şiiri de sordum. Said Özdemir, Abdullah Yeğin, Mustafa Bestil bunlardan bazılarıdır. Bu sohbetler sonunda, şiirdeki birçok esrarın kendi âlemimde açıldığını gördüm; hayret, takdir ve hayranlık içinde kaldım... Bu vesile ile bunların bazılarını okuyucularla paylaşmak istedim. Lütfen biraz dikkatli okuyalım:

EDDAÎ

"(*)Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde
Said'den yetmiş dokuz emvat (**) bâ-âsam âlâma.
Sekseninci olmuştur, mezara bir mezar taş.
Beraber ağlıyor (***) hüsran-ı İslâm'a.
Mezar taşımla pür-emvat enindar o mezarımla
Revanım saha-i ukba-yı ferdâma.
Yakînim var ki istikbal semavatı, zemin-i Asya
Bâhem olur teslim, yed-i beyza-yı İslâm'a.
Zira yemin-i yümn-i imandır
Verir emn-ü eman ile enama..."

(*): Bu kıta, onun imzasıdır.
(**): Her senede iki defa cisim tazelendiği için iki Said ölmüş demektir. Hem bu sene Said yetmiş dokuz senesindedir. Her bir senede bir Said ölmüş demektir ki, bu tarihe kadar Said yaşayacak.
(***): Yirmi sene sonraki bu şimdiki hâli, hissikablelvuku ile hissetmiş. (1)

Kelimeler:

Eddaî: Dua eden.

Emvat: Ölüler, Bâ-âsâm: Günahlarla beraber, Âlâm: Elemler, Hüsran-ı İslam: İslam'ın maruz kaldığı tehlikeler, Pür-emvat: Ölülerle dolu, Enindar: İnleyen, Revan: Gidiş, Saha-ı ukbâ-yı ferdâ: Yakın gelecekteki ahiret meydanı, Yakîn: Kesin ve kat’î, Zemin-i Asya: Asya kıtası, Bâhem: Birlikte, Yed-i Beyzâ-yı İslam: İslam’ın parlak eli, Yemin-i yümn-ü iman: İmanın bereketli sağ eli, Enâm: Halk, insanlar.

• Mezarının Yıkılacağına İşaret:

“Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde.” Kıtası ile mezarının yıkılacağına açıkça işaret ediyor.

Said Özdemir Ağabey diyor ki:

“Biz mezar yıkılır mı? Herhâlde burada bir mecaz, bir işâret, bir remiz var, bir hikmet var, diye düşünürdük. Fakat gördük ki mecaz değilmiş, mezarı hakikaten balyozla kırılıp yıkıldı.”

• Vefat edeceği tarih: Üstad Hazretleri 1960’da vefat etmiştir. Miladî 1960, hicri 1379’a tam olarak tekabül eder.

“Said'den yetmiş dokuz emvat bâ-âsam âlâma” derken, “yetmiş dokuz” kelamı ile vefat edeceği 1379 (1960) tarihini tam olarak söylüyor.

Abdullah Yeğin Ağabey diyor ki:

“Biz bu şiire bakarak, acaba Üstadımız yetmiş dokuz sene mi yaşayacak diye düşünürdük hep. Aynı sene gelince gördük ki vefat edeceği tarihi söylüyormuş.”

• 1960 İhtilaline İşaret:

“Sekseninci olmuştur, mezara bir mezar taş.” Kıtası, bir sonraki “Beraber ağlıyor hüsran-ı İslâm'a" kıtası ile birlikte iki işaret verir.

Birisi: Bediüzzaman, Hicri 25 Ramazan 1379’da vefat ettikten üç ay sonra 1380’e girildi. Ama miladî 1960 henüz devam ediyordu. İşte aynı sene içinde 27 Mayıs 1960 ihtilali oldu, “sekseninci” kelimesi bu ihtilale bakar. Zira o tarih ve bu kıta içindeki mana, aynı noktada kesişir. Tarih: 1380. Mana: Müslümanların ağlayacağı bir hadise. Kesiştiği nokta: 1960 ihtilali.

•Yeni bir mezar: İkincisi: 1380 (12 Temmuz 1960) tarihinde Üstad’ın mezar yeri değiştirilerek Urfa’dan alınıp Isparta’ya getirilmiştir. “Sekseninci” ve “mezara bir mezar taş” kelamları ile tarihiyle beraber (1380) yeni bir mezar taşına, yani, yeni bir mezara sahip olacağına apaçık bir şekilde işaret eder. Çünkü “1380 tarihi” ve “yıkılıp kaçırılmış yeni mezara bir taş” manası, aynı noktada buluşmaktadır.

• İhtilal Çok Menfi Olacak:

“Beraber ağlıyor hüsran-ı İslâm'a.” kıtasıylada, 1379’un son günlerinde başlayıp, 1380’de şiddetini arttıran (1960) ihtilalinin çok menfi olacağını, yani İslam'ın zararına ağlanacağına işaret eder. Öyle de olmuştur…

Bir önceki kıta ihtilalin tarihine, bu kıta ise Müslümanları ağlatacak hususiyetine bakar. O günleri yaşayan bütün ağabeyler, 1960 ihtilalinde kendilerinin ve sair Müslümanların çektikleri sıkıntı, takip ve tarassutları hep anlatmışlardır.

Av. Gültekin Sarıgül diyor ki:

“1960 ihtilalinin hazırladığı zeminle, adlî sistem siyasîleştirilmiş ve daha sonraki yıllarda Müslümanlar aleyhinde üç bine yakın dava açılmıştır.”

• Dünya İslam’a Dönecek:

Fakat Üstad Bediüzzaman Hazretleri sonunda güzel müjdeler veriyor.

“Yakînim var ki: İstikbal semâvâtı, zemin-i Asya. / Bâhem olur teslim, yed-i beyza-yı İslâm'a.”

Said Ağabey diyor ki:

“Hiç şüphesiz bir şekilde, gerek istikbâl semavatı, gerekse Avrupa ve Asya İslâm'ın parlak eline beraber teslim olacaklardır. Bu müjdeler şimdiden çıkmaya başladı elhamdülillah...”

• İmanın Bereketi ve Verdiği Emniyet:

“Zira yemin-i yümn-i imandır. / Verir emn-ü eman ile enâma...”

Said Ağabey diyor ki:

“İmanın bereketi insanlığa emn ve emniyet, sûlh, huzur ve saadet getirecektir... İnşallah Üstad'ın bu müjdeleri de diğer haber verdikleri gibi görünecektir. Ve Asr-ı Saadete yakın bir asır yaşanacaktır...”

• İkinci Mezar Yerinin Bulunma Tarihine İşaret:

Risale-i Nur’da iki tane “Eddaî” şiiri vardır. Birisi “Sözler” kitabının sonunda, diğeri, “Şualar” kitabının On Üçüncü Şua’sı içindedir. Sözler Mecmuasındaki Eddaî’de “yetmiş dokuz”, Şuâlar’dakinde ise “altmış dokuz” târihleri geçer. Bunun hikmetini, Üstad Hazretlerinin Urfa’dan Isparta’ya kaçırılan kabrini 1969 yılında bulan Mustafa Bestil Ağabey (Minareci Mustafa) şöyle izah etmiştir:

"Ben Üstadımızın Isparta’daki kabrinin yerini vefatından dokuz buçuk sene sonra, 1969'da buldum... (…) Mübarek Üstad'ın yüzünde hiçbir bozulma yoktu… Yalnız bir yerine ilaç dökmüşler belli oluyordu… (…) Burada bir şey daha var…"

"Sözlerdeki Eddaî şiirinde, 'Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde / Said'den yetmiş dokuz emvatbâ-âsam âlâma.' diyor Üstad Hazretleri. Üstad'ın hicrî takvime göre vefat târihi 1379'dur, bu ona işaret eder. Şuâlar'daki Eddaî şiirinde ise: 'Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde / Said'den altmış dokuz emvat bâ-âsam âlâma.' demektedir Üstad Hazretleri. Burada altmış dokuz ifadesiyle Üstadımız, Isparta’daki yeni mezarının on yıl sonra bulunduğu, milâdî 1969 senesine işâret etmektedir. On sene fark da bunu gösteriyor.”

Minareci Mustafa Ağabeyin izahı böyledir.

• Kabir Yerinin Gizli Olacağına İşaret:

1969 tarihinde mezarının yerinin bulunması ve Üstad’ın buna işareti, kabrinin gizleneceğine ve kaybedileceğine de işaret eder. Zira bir şeyi bulmak fiili, gizli veya kayıp olma keyfiyetine bağlıdır. Bediüzzaman’ın, “Dünyada insanlarla görüşmekten beni men eden ihlas hakikatı, ahirette de kabrimin bilinmemesini iktiza eder…” şeklindeki kerametli vasiyeti, bu işarete ayrı bir mânâ katmaktadır.

• Üçüncü Said Dönemine İşaret:

Aynı meseleyi yani “79” ve “69” farkını Abdullah Yeğin Ağabey’e de sordum. Şöyle bir izah getirdi:

“Üstad'ın vefat tarihi Hicri 1379, Miladî olarak 1960’dır. Burada Üstad vefat târihini tam olarak söylüyor. “79” târihi tam tevafuk ediyor. On Üçüncü Şua’daki Eddaî şiirinde geçen “69” ise, bundan 10 sene evvele 1950’ye (1369) denk geliyor. Tam hikmetini bilmiyorum ama, “1950” den sonraki hayatı Üçüncü Said dönemidir. Bütün hizmeti şahs-ı mânevîye bıraktığını söylediği târih oluyor. Allah-ü âlem buna işaret etmiş olabilir.”

Not: Bu metin, “RİSALE-İ NUR HİZMETKÂRLARI AĞABEYLER ANLATIYOR” kitaplarının kayıtlarından istifade edilerek hazırlanmıştır. Şiirin zahir manası lügata bakılarak kolayca çözülebilir. Çalışmamız istikbale ait sırlar üzerine olmuştur.

İlave bilgi için tıklayınız:

- EDDÂÎ'nin İzah ve Yorumu (video).

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

fatihhhh
yalnız sorumun aslına cevap vermemişsiniz bu 2 defa cisim tazalenir 2 said ölmüş demektir,sonrada bir defa cisim tazelenir bir said ölmüş demektir... ifadesini açarmısınız?? yani ikinci haşiyede ki manayı anlatabilirmisiniz??diğer sırları anlattığınız için ALlah razı olsun..
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
kartal1444
fatihhhh kardeş cismim senede iki defa tazelenmesi tıbbi bir açıklamadır. 29. söz de tam yerini hatırlamaıyorum) cismin 2 kez yılda tazelendiğini açıklıyor. bir mecazi anlam taşımıyor gerçek anlamı kullanılmış.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
hüseyin coşgun
es selamu aleyküm... Allah emeği geçenlerden razı ve hoşnut olsun... muhterem kardeşim,her senede iki defa cisim tazelendiği için iki Said ölmüş derken bedenin her altı ayda bir tazelenip bunun senede iki defa olduğu nazara verilirken;diğer kısımda ise her bir senede bir Said ölmüş demektir demiş...dikkat edilirse ikincisinde cismin tazelenmesinden bahsedilmemiş yani burada nazara verilen cisim itibariyle iki defa değişip ölen insan ömür itibariyle bir yaş ilerlemiş dolayısıyla ömür hanesinden bir rakam eksilmiş demektir.selam ve dua ile
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yusuf Koş

Yakînim var ki istikbal semavatı, zemin-i Asya Bâhem olur teslim, yed-i beyza-yı İslâm'a. Bu cümleden ileride inşallah Asya'nın müslüman olacağını anlıyoruz. Üstelik üstad hazretleri zannederim ki dememiş, yakinim var demiş. Bu cümleyi biraz açar mısınız? Buradan ne anlamalıyız?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

“Yakînim var ki: İstikbal semâvâtı, zemin-i Asya. / Bâhem olur teslim, yed-i beyza-yı İslâm'a.”

Gelecekte İslam’ın Asya kıtasında hakim olması hem Müslüman olma anlamında hem de siyasi hakimiyet açısından değerlendirilebilir. İslam nuru öyle bir inkişaf edecek ki Rusya gibi büyük devletler buna kayıtsız kalmayacak İslam’a teslim olacaklardır.

Üstadımız bu hususa şu şekilde işaret ediyor: “Rus da dinsiz kalamaz. Geri dönüp Hıristiyan da olamaz. Olsa olsa, küfr-ü mutlakı kıran ve hak ve hakikate dayanan ve hüccet ve delile istinad eden ve aklı ve kalbi ikna eden Kur’ân ile bir musalâha veya tâbi olabilir.”

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...