Efendimiz rüyada "Ümmetime sual sormamak şartıyla sana ilim verilecek!" diyor. Neden Üstadın soru sormaması isteniyor?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu hususun sırrını ve manasını Üstad Hazretleri bizzat kendisi izah etmediği için, bizim söyleyeceğimiz şeyler bir kanaat ve yorumdan öteye geçmez.

Bizim kanaatimize göre sualin kalite ve keyfiyeti, soran kişinin ilim ve zekâsına bir ayna bir levha hükmündedir. Asrın en büyük dehası ve hekimi olan Üstad Hazretleri sual sorsa idi, bu suale dört başı mamur bir cevap vermek için yine Üstad Hazretleri olmak iktiza ederdi. Bu asırda ikinci bir Bediüzzaman olmadığına göre, cevap veren olmayacak ve onun sual sorması ümmete ağır bir yük olurdu. Bu sebeple Allah Resulü (asm) manevî âlemde (bilmana) "Sen bu asrın hekimi ve müceddidi olarak sorulan sorulara cevap vermek ile memursun, ümmetimi müşküle sokacak soru sormak sana yasaktır" diye amirane söylüyor, denilebilir.

Buna misal olarak Kader Risalesi'nde geçen bazı sualler verilebilir. Mesela şu sual:

"Eğer denilse: 'Madem cüz-ü ihtiyarînin icada kabiliyeti yok. Bir emr-i itibarî hükmünde olan kisbden başka, insanın elinde bir şey bulunmuyor. Nasıl oluyor ki, Kur’ân-ı Mu’cizü’l-Beyanda, Hâlık-ı Semâvât ve Arza karşı, insana âsi ve düşman vaziyeti verilmiş; Hâlık-ı Arz ve Semâvât, ondan azîm şikâyetler ediyor, o âsi insana karşı abd-i mü’mine yardım için kendini ve melâikesini tahşid ediyor, ona azîm bir ehemmiyet veriyor?"(1)

Böyle derin bir suale ancak kendisi cevap verebilir.

Bir diğer hikmeti ise, peygamber Efendimiz (asm) tarafından Üstad'a: “Sen sual sorma makamı değilsin, sual cevaplayan ve meseleleri halleden bir makamdasın, yani asrın sahibisin" diye vazife verilmiştir, denilebilir.

Üçüncü bir hikmeti ise, adeta Peygamber Efendimiz (asm), Üstad'a şöyle diyor: "Sana gelen musibetler ve sıkıntılarda, 'Neden bunlar bana geliyor?' diye şekvada bulunmayacaksın, sual sormayacaksın. Kadere teslim olacaksın, kazaya rıza, kadere teslim senin şiarın olacaktır. Sual sorsan da cevabını kendin vermek şartı ile soracaksın." Buna bir misal ise, "Konuşan yalnız hakikattir"(2) başlıklı yazısıdır.

Çeyrek asırdır cevabını bulamadığı sualinin cevabı bulduktan sonra, suali soruyor ve kendisi cevap veriyor.

Dipnotlar:

(1) bk. Sözler, Yirmi Altıncı Söz

(2) bk. Tarihçe-i Hayat, Konuşan Yalnız Hakikattir...

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...