"Fakat seyyiâtı isteyen nefs-i insaniyedir: Ya istidat ile..." İstidat ile isteyip günah işlemeyi izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu ifadeyi, birkaç şekilde anlamak mümkündür.

Birincisi: İnsan, hayrı tercih edip, işleme istidadına sahip olduğu gibi, şerri de isteyip, irtikâp etme istidadına sahiptir. Mesela, meleklerde; şerri talep edip işleme istidadı olmadığı için şer işleyemezler.

İkincisi ise: İnsan, şerre meyyal olan istidadını sürekli şerde kullanması neticesinde öyle bir hâle gelir ki, artık ihtiyarını kullanmadan, sadece istidadın sevkiyle şer tarafına gider. Yani şerri, bozulmuş istidadı ile tercih etmiş olur.

Başta, ihtiyar ile tercih edilen şerler, daha sonra ihtiyar ve iradeye gerek kalmadan, istidadın sevkiyle işlenmiş olur. Kumara müptela olmuş bir insan, evinden çıkarken, "Acaba nereye gitsem?.." ayrı iki tercih arasında kalmadan; âdeta ayakları, onu sürükleyerek kumarhaneye götürecektir. Bu gidiş ihtiyardan ziyade, bozulmuş bir istidadın sevkiyle olmaktadır.

Üçüncüsü: İnsan, bir davranışı sürekli yapa yapa kendisinde ikinci bir fıtrat, yani kalıcı bir davranış meydana getirebilir. Mesela, içki müptelası olan bir insan için, istidadını yanlış kullanmak suretiyle karşı konulması zor bir davranış kazanmış demektir. Nitekim içki mübtelalıları isteseler de artık onu terk edemiyorlar.

İnsan fıtrat itibari ile hayra da, şerre de kabiliyetli olarak yaratılmıştır. Allah, hayır ve şer tohumların inkişaf ve tekemmül tercihini insanın kendi iradesine bırakmıştır. Yani insan fıtratına ekilmiş olan bu hayır ve şer tohumlarından birisine kuvvet verip, onu inkişaf ettirebilir. Tercih ve irade insanın elinde olduğundan, mesuliyet de ona aittir.

İnsanın şerre kabiliyetli ve meyilli olması, onu mesuliyetten kurtarmaz. Zira şerre olan bu kabiliyet ve meyil insan iradesini ortadan kaldırmıyor; sadece ve sadece bir tercih sebebi oluyor. Hatta insanın fıtratına ekilen hayır tohumu ve kabiliyeti şerden daha çoktur.

Ve bu hayır tohumlarını yeşertecek bütün imkânları da Allah seferber etmiştir. Yüz yirmi dört bin peygamber ve milyonlarca evliya ve asfiya, hepsi hayır tohumlarının inkişaf etmesi ve insanın istikamet dairesinde hayat sürmesi için seferber edilmişlerdir. Buna rağmen insanın kendi iradesi ile şerre yönelmesi, günah işlemesi cebir olarak düşünülemez.

Yani insan kendi tercihini yapmadıkça, kimse zorla onu şerre sokamaz. İnsanın cinayet işlemesine olan kabiliyetinden dolayı kimse insanı muaheze edemez. Ancak o kabiliyetini fiiliyata dökerse o zaman mesul olur.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 9.559
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

nurefsane
Teşekkür ederim, Allah razı olsun, Cenab-ı Hakk istidatlarımızın hayra yönelmesini ve temizlenmesini, yenilenmesini nasib etsin.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
alsancak33
bir günahı işlemekte sıkılmayan, gayri ihtiyari o günahı işleyen de şerre istidat mı artmış oluyor? Bir de istidadımız yaratılışta hem şerre hem hayra mı meyilli yoksa sadece hayra meyilli de biz mi sonradan şerre dönüştürüyoruz?
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale
İmtihan gereği insan hem hayra hem de şerre kabiliyetli ve meyilli bir şekilde yaratılıyor. İnsan iradesini şerden yana kullanıp şerre kuvvet verecek şeylere tevessül ederse şer hayra galip gelip kuvvet kazanır. Gayr-ı ihtiyar günaha girmiş birisi zaten tövbe ve istiğfar ile günahın kökünü ve kuvvetini keser onun kuvvetlenmesine fırsat vermez. Yani günahların şerri kuvvetlendirmesini tövbe ve istiğfar ile halletmek mümkün.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...