"Hakiki hakaik-i eşya, esma-i İlahiyedir. Mahiyet-i eşya ise, o hakaikin gölgeleridir." ifadesini açıklar mısınız? "Yirmi esma" hangileridir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Malumdur ki, gölge asıldan haber verir. Asıl olmadan gölge de olmaz. Şu kâinat bir gölge olunca, bu gölgelerin bir asla dayanması elbette gereklidir. O asıl ise, Cenab-ı Hakk'ın isimleridir.

İnsan, zatının birliğiyle beraber pek çok unvana sahip olabilir. Söz gelimi, elbise dikmesiyle terzi, resim yapmasıyla ressam, hitabetiyle hatiptir...

Diktiği bütün elbiseler onun terziliğine, bütün resimleri ressamlığına, bütün konuşmaları hatipliğine bakar, şehadet eder. Bu eserlerin kaynağı o zatın adı geçen unvanları olduğu gibi, kâinattaki bütün eserler Allah’ın isim ve unvanlarının tecellileridir.

Mimar Sinan’ın yaptığı yüzlerce eser, onun mimarlığının bir yansımasıdır. Öyle de her bir ilahi sanat, onunla alakalı isimlerin gölgeleridir diyebiliriz.

"Demek, Sâni-i Zülcelalin ve Hakîm-i Zülcemalin ve Kadîr-i Zülkemalin zatındaki cemal-i zatî ve kemalat-ı zatiyesi terahhum ve tahannün ister ve Rahmân ve Hannân isimlerini tecelliye sevk eder."

"Terahhum ve tahannün ise, rahmet ve nimeti göstermekle Rahîm ve Mün'im isimlerini cilveye sevk eder."

"Rahmet ve nimet ise teveddüd, taarrüf şe'nlerini iktiza edip Vedûd ve Mâruf isimlerini tecelliye sevk eder, masnuun bir perdesinde onları gösterir."

"Teveddüd ve taarrüf ise, lütuf ve kerem mânâlarını tahrik eder, Lâtif ve Kerîm isimlerini, masnuun bazı perdelerinde okutturuyor."

"Lütuf ve kerem şe'nleri ise, tezyin ve tenvir fiillerini tahrik eder, Müzeyyin ve Münevvir isimlerini, masnuun hüsün ve nuraniyeti lisanıyla okutturur."

"Ve o tezyin ve tahsin şe'nleri ise, sun' ve inâyet mânâlarını iktiza eder ve Sâni ve Muhsin isimlerini, o masnuun güzel simasıyla okutturur."

"Ve o sun' ve inâyet ise, bir ilim ve hikmeti iktiza eder ve ism-i Alîm ve Hakîm'i, o masnuun intizamlı, hikmetli azasıyla okutturur."

"O ilim ve hikmet ise, tanzim, tasvir, teşkil fiillerini iktiza ediyor; Musavvir ve Mukaddir isimlerini, masnuun hey’etiyle, şekliyle okutturur, gösterir."

"İşte, Sâni-i Zülcelâl, bütün masnuatını öyle bir tarzda yapmış ki, ekserisi, hususan zihayat kısmı, çok esmâ-i İlâhiyeyi okutturur. Güya herbir masnuuna ayrı ayrı, birbiri üstünde yirmi gömlek giydirmiş, yirmi perdeye sarmış; her gömlekte, her perdede ayrı ayrı esmasını yazmış." (Sözler, Otuz İkinci Söz, Üçüncü Mevkıf.)

Bu metinde; on altı isim zikredilmektedir. İlk cümlede geçen Cemal, Celal, Kadir ve Kemal sıfatlarını da dâhil edersek, tam yirmi adet olur. Burada esas olan belli bir rakam değil, her bir ismin nakşını yani tecellisini görüp okuyabilmektir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 10.344
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Adem68474

Burada 20 Esma ,insan penceresinde 70den ziyade Esma tabirleri arasındaki farkın sebebi nedir 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Burada 20 ye yakın ismi örnek olarak verdiği için yirmi ifadesi kullanılmış yoksa bir sayı ile sınırlamak doğru değil 20, 70, 1000 şekline kadar gidebilir. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...