"Havf" ve "reca" konusunu nasıl anlamalıyız? Ucba girmemek şartı ile kalbin mutmain olması için; recaya meyletmek uygun mudur? Diğer türlü yeis ve vesveseye kapı açılıyor...
- Havf ve reca yi nasıl anlamalıyız?
- İnsan biraz daha recaya ümit var olsa caiz midir?
- Ucba girmemek şartı ile kalbin mutmaine olması için diğer türlü yeise vesveseye kapı açılıyor?
Değerli Kardeşimiz;
Kainatta her şey muazzam bir ölçü, denge ve adalet üzere yaratılmış. Ve bütün güzellikler ve estetik değerler de bu ölçü ve dengeden meydana çıkmaktadırlar.
Şayet bu ölçü ve denge bir tarafa meyledecek olursa işin sırrı bozulur, kainattaki müesses nizam ve mizan tarumar olur. Bu yüzden bütün hikmet ve güzellikler denge ve adalete bağlanmıştır.
Mesela, mevcut kollarımızın boyu biraz uzun olsa, vücudun genel dengesini bozacağı için çirkin olacağı gibi, mevcut halinden biraz kısa olsa denge bozulacağı için yine çirkin olacaktır.
Ehl-i sünnet alimleri kainatta cari olan denge ve adalet sistemine uygun bir şekilde ve her şeyi muazzam bir denge ve adalet üzere izah eden Kur'anın beyanına muvafık bir tarzda BEYNE'L-HAVF VE'R-RECÂ (ümit ile korku arası) prensibini benimsemişler. Bu açıdan bakıldığında ümide bir parça yaklaşmak korku aleyhine dengenin bozulması anlamına gelecektir.
"Onlar korkarak ve ümit ederek Rablerine dua ederler." (Secde, 32/16).
Peygamber Efendimiz (asm) de şöyle buyurur:
"Müminler Allah'ın azap ve azabının miktarını bilselerdi hiçbiri cenneti ümit etmezdi (garanti görmezdi). Kâfirler de Allah'ın rahmetinin ne kadar çok olduğunu bilselerdi hiçbiri O'nun rahmetinden ümit kesmezdi."(1)
Bu ve benzeri ayet ve hadisler göz önünde bulundurularak denilmiştir ki; "Kul sıhhat halinde korkulu ve ümitli bulunmalı, havf ve recâsı birbirine eşit olmalı; hastalığı halinde de recâ (ümit) yönü kuvvetli olmalıdır."(2)
Korku ve ümit arasında olmak, kişinin manevî hayatı için son derece önemlidir. Bu iki hal, insanın manevi seyrü sülukunda iki kanat gibidir, tek kanatlı kuş uçamadığı gibi, sadece korku veya sadece ümit kanadıyla hareket edenler de kemâlat semasına doğru uçamazlar.
Korku içimize çöktüğünde ümide sarılarak bu durumdan çıkacağız ve bu ayetin manevi iklimine sığınacağız:
"Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Şüphesiz ki Allah bütün günahları affeder. Çünkü o çok bağışlayıcı ve pek merhametlidir." (Zümer, 39/53)
Bu makamda Hz. Ömer Efendimizin şu dengeli bakış açısını yansıtan cümlesi konumuza özet nahiyetindedir:
“Eğer ‘Bir kişi hariç, bütün insanlar cennete gidecek.’ dense, o kişinin ben olabileceğimi düşünürüm; o kadar Allah’ın azabından, gazabından korkarım. Şayet ‘Bir kişi dışında bütün insanlar cehenneme girecek.’ denilse, o kişinin ben olabileceğimi düşünürüm; o kadar Allah’ın rahmetinden ümit varım.”(3)
Dipnotlar:
(1) bk. Müslim, Tevbe 23.
(2) bk. Nevevî, Riyazü's-Salihîn Tercümesi, I, 479.
(3) bk. Abdullah Karaer, Kur'an'ın Işığında Mutluluk Yolları, Motto Yayınları, s: 291.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü