"Hem hayat vasıtasıyla ecza-yı kâinat onun efradı hükmüne ve kâinat ise nev’i hükmüne geçer." cümlesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem hayat vasıtasıyla ecza-yı kâinat onun efradı hükmüne ve kâinat ise nev’i hükmüne geçer; sikke-i ehadiyeti mecmuunda gösterdiği gibi, herbir cüzde dahi o sikke-i ehadiyeti ve hâtem-i samediyeti göstererek, şirk ve iştiraki her cihetle tard eder."(1)
Hayat, kâinatın ortak bir sonucu ortak bir neticesidir. Bu sebeple hayatı yaratabilmek için bütün kâinat avucunun içinde olmak gerekiyor. Yani küçücük bir hayatı kim yaratmış ise, bütün kâinat Onun avucunun (kudret tasarrufunda) içinde olması gerekiyor. Çünkü hayatın oluşmasında bütün kâinat bir fabrika gibi işlemesi ve çalışması icap ediyor.
Mesela, küçücük bir karıncanın yaşayabilmesi ve hayatını devam ettirebilmesi için güneş, hava, su, toprak gibi kâinatı kuşatmış külli unsurların ona hizmetkâr olması icap ediyor. Güneşin konumunu koruyabilmesi için de diğer galaksi sistemleri ile uyum içinde hareket etmesi gerekiyor.
Görüldüğü gibi kâinatta her şey birbirine kuvvetle bağlı ve bağımlı çalışıyor, birisi bozulsa domino taşları gibi kâinatı yerle bir edecek. Demek kâinatta, bire sahip olmanın yolu bütüne sahip olmaktan geçiyor. Yani ferd ile nev arasında muazzam bir bitişiklik, birleşme, dayanışma, kucaklaşma ve kenetlenme bulunuyor. Dolayısı ile ferde sahip olabilmek için neve sahip olmak gerekiyor.
Karınca, hayat sayesinde kâinatı kendine bir fert yapıyor, yani kendine bir hizmetçi bir yardımcı yapıyor.
(1) bk. Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Beşinci Nükte.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İnsan açısından karınca bir ferd iken yaratılış bakımından bir tür gibi zor ve imkansız hal alıyor. Yani yaratılış bakımdan kainat ile bir karınca arasında fark kalmıyor. Bu açıdan karınca kainat kadar muazzam bir nev oluyor.
Burayı biraz açarmısınız hayat sayesinde karınca ferd ve cüzi iken nev ve külli nasıl oluyor ve kainat nev değil ki burada hayat ile nev haline gelir denilmiş
Hayat bir küçücük varlığı, büyütüp alem ve kainat kadar yapabiliyor. Kendi halinde ve kapalı sistem şeklinde çalışan hayatsız bir şey mesela büyük bir yıldız bile, hayat sahibi olup açık sistem tarzında kainatın tamamıyla irtibatlı olan küçük bir karıncadan küçük kalır. Çünkü hayat cevheri, varlıkları bütün kainatla irtibatlandırır. Adeta evrende ne varsa hizmetkarı ve yardımcısı hükmüne geçer. Güneş, ay, yıldızlar, hava, bulut, su, toprak vesair ne varsa, kendisine bir nevi hizmet eder tarzda olduğundan, "evrenden büyüktür" denilebilir.
Üstad Bediüzzaman'ın "Ger mizanü’l-vücutla karıncayı tartarsan, onda çıkan kâinat küremize sıkışmaz. Bence küre hayevândır, başkaların zannınca meyyit olan küreyi ger getirip koyarsan, Karıncanın karşısına, o zîşuur başının nısfı bile olamaz." gibi ifadeleri de bunu teyit etmektedir.
Ek bilgi için tıklayınız.
Hayat kainatı nasıl nev yapar burada mecaz mı var kâinat bir tür mü ki nev denilmiş sonuçta hayat ile bir kül bir bütün oluyor kâinat fakat nev, tür nasıl oluyor detaylı izah edermisiniz
Hayatın kainatı nev ya da bir bütün haline getirmesi mekanik anlamda bir bütünlük değil rabıta ve karşılıklı ilişki bütünlüğüdür. Mekanik bütünlük kimyasal ve maddesel anlam da tek bir şey haline gelmektir.
Mesela toprağın kuruması ve çatlaması sonra bulutların toplanıp yağmura vesile olması toprak ile yağmur arasında bir rabıta bir karşılıklı ilişki oluşturuyor. İşte toprak ile bulut arasında ki bu sıkı alışveriş ilişkisine bütünlük ya da nev olma deniliyor. Yoksa toprak ile bulut mekanik anlamda bütünleşmiyorlar toprak kendine özgü yapısını korurken bulutta bulut olarak kalıyor.
Hayatın kainati bir bütün haline getirmesi hayatın oluşması için bütün kainatın bir fabrika gibi işlemek zorunda olması ile ilgilidir.
Mesela küçük bir karıncanın yaşayabilmesi için bütün kainatın müteselsil bir şekilde mükemmel bir düzen ve ahenk içinde işlemesi ve hareket etmesi gerekiyor. İşte hayatın bu kapsamlı ve bütünleştirici özelliği kainatı bir bütün haline getiriyor yoksa hayat kainatı mekanik anlamda yani bileşen ve kimyasal anlamda bütünleştirmiyor.
Kainatın içindeki türler arasında ki teavün, tesanüd, teanuk ve tecavüb kainatı adeta bir tek türmüş kıvamına ve konumuna getiriyor. Yoksa bileşen ve kimyasal anlamda bir bütün haline getirmiyor.