"Hem vakit dar, hem bizler az olduğumuz için vakit bulamıyoruz ki, o nuranî eserlerden de istifade etsek..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Fakat, onların zamanında bu dehşetli zındıka hücumu, erkân-ı imaniyeyi sarsmıyordu. O muhakkik ve allâme ve müçtehid zatların asırlarına göre münazara-i ilmiyede ve diniyede istimal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden, Risale-i Nur Kur'an-ı Mucizü'l-Beyandan hem çabuk, hem keskin, hem tam düşmanların başını dağıtacak silâhları bulduğu için, o mübarek ve kudsi zatların tezgâhlarına müracaat etmiyor. Çünkü, umum onların mercileri ve menbâları ve üstadları olan Kur'an, Risale-i Nur'a tam mükemmel bir üstad olmuştur. Ve hem vakit dar, hem bizler az olduğumuz için vakit bulamıyoruz ki, o nuranî eserlerden de istifade etsek." (1)

Sair eserlerden istifade edememelerinin ve okumak için zamanlarının olmayışını iki şekilde anlamak mümkündür.

Birincisi; Risalelerle meşgul olunduğundan dolayı, diğer eserlere zaman kalmıyor. Bu zaviyeden bakılınca, kâfi derecede risaleleri okuyan birisi, kalan zamanını sair eserlere verebilecek ve okuyabilecektir.

İkincisi; bu mektupda nazara verilmek istenen esas mâna şudur: O muhakkik ve allâme ve müçtehid zatların asırlarına göre münazara-i ilmiyede ve diniyede istimal ettikleri silâhlar hem geç elde edilir, hem bu zaman düşmanlarına birden galebe edemediğinden, Risale-i Nur Kur'an-ı Mucizü'l-Beyandan hem çabuk, hem keskin, hem tam düşmanların başını dağıtacak silâhları bulduğu için, o mübarek ve kudsi zatların tezgâhlarına müracaat etmiyor. Maneviyatta geçerli olan bu bakış açısını, maddî cihetiyle ele almamız halinde mevzu daha iyi anlaşılacaktır. Mesela; Türkiye'den Pakistan’a gitmenin birçok alternatifleri vardır.

Birisi eski ilim adamlarının icad ettikleri kağnı arabası, kamyon ve tren gibi vasıtalar ile gider.

Bir diğeri ise; zamanımızın en hızlı vasıtalarından olan uçak ile seyahat eder.

Şimdi uçakla gitme imkânı olanlar; "Yahu, ben yol almak için uçaktan inip biraz da kağnı arabası ile gitsem ne zararı var." derse, ne demek icab eder ise, aynı cevap bu sual için de geçerlidir.

Diğer taraftan şöyle bir misal daha verilebilir: Yüzlerce apartmanın alev alev yandığını ve içindeki binlerce insanın feryatlarının kulaklarımızdan geçip yüreklerimizi derinden sızlattığı bir manzara tahayyül edelim. Şimdi bu yangını söndürmenin birkaç yolu olabilir.

Bunlardan bir tanesi, eskide kullanılan metodlardan biri olan, kova ile su taşıma şeklidir. Veya çeşmelere bağlanan hortumlarla, ateşi söndürme şeklidir.

Bir diğeri ise itfaiye vasıtaları ile hem karadan hem de havadan verilen sular ile yangını söndürme şeklidir. Şimdi biri çıkıp dese ki; "Benim zamanım çok müsaid olduğundan dolayı, yangını kova ile taşıdığım sularla söndüremeye çalışacağım. Bunda ne mahzur var? Siz buna ne dersiniz? Hele bunu diyen itfaiyenin helikopterini kullanan biri ise...

Aynen öyle de bu asırda alevleri göklere yükselen çok büyük manevî yangınlar var. Üstad'ın ifadesiyle; “içinde evladım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor” ise, ne yapılmalıdır? Bu manevî yangını çok çabuk bir şekilde söndürecek vasıtalar varsa, elbette ki hemen onlara müracaat edilecektir, edilmelidir de...

(1) bk. Kastamonu Lahikası, 114. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.734
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...