"Her bir rükn-ü imanî, kendini ispat eden hüccetleriyle, sair erkân-ı imaniyeyi ispat eder. Her biri her birisine gayet kuvvetli bir hüccet-i âzam olur." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İmanın altı rüknü birbirini ispat ettiği gibi, birbirlerini de iktiza eder. Âdeta bir zincirin halkaları gibi birbirinden ayrı düşünülemezler. Bir binayı teşkil unsurlar gibidir; bir unsur olmazsa bütün bina çöker.
İman esasları içinde en ehemmiyetli ve esas Allah’a imandır. Diğer bütün iman rükünleri Allah’a iman rüknü üstüne bina olmuştur. Allah’a imana dair bütün deliller, diğer rükünlere de delil teşkil eder. Hatta Üstad'ın ifadesi ile bir delil içinde diğer iman rükünleri zımnî olarak bulunur ve görünür.
Mesela; kâinattaki adalet ve mizan fiilinde hem Allah’ın varlığı ve birliği, hem Adl isminin mânası, hem ahiret hayatının lüzumu hem kaderin planı hem dolaylı olarak peygamber ve kitaplara imanı zımnî olarak vardır. Bunlardan bazıları kuvvetli ve sarih olarak görünür, bazıları dikkat ister, bazıları da muhakeme-i akliye ile anlaşılır vs... Ama hepsi arasında kuvvetli bir münasebet vardır.
Kur’an-ı Kerim zaten bütün iman rükünlerini ispat ve izah ediyor. Hz. Peygamber (asm) Kur’an'dan ayrı değildir. Melekler, kitap ile nebi arasında vasıtadır... Bütün iman rükünleri, parçalanması mümkün olmayan bir bütün gibidir; biri diğerine hem delil hem de neticedir.
İşte insanın hakiki ve hakikatli bir şekilde Allah’a iman edebilmesi, imanın diğer rükünlerine baktığı için, Allah imanın diğer rükünlerini de imana dâhil etmiş. Öyle ise peygamberlere iman etmenin içinde hem Allah’a itaat mânası hem de O’na iman esasına bir te’kid ve takviye var. Bunu sair rükünler için de tatbik edebiliriz.
Diğer bir nokta, imanın diğer rükünleri Allah’ın isim ve sıfatlarının tecelli ettiği ve kendini izhar ve ilan ettiği mahallerdir. Mesela; cennette Allah’ın bütün kemal ve cemal isimleri mükemmel bir haşmet ve azametle kendini izhar ve ilan edecek. Hal böyle iken, bu tecelli mahallerinin iman ile ilan edilmemesi, onların seyircisi ve takdir edicisi olan insanlara bu mahallerin haber verilmemesi, Allah’ın isim ve sıfatları açısından mümkün değildir. Bu sebeple Allah, bu mahallerin hepsini kitabında izhar edip, insanları imana davet ediyor.
Bu mesele, On Birinci Şua’nın Dokuzuncu Mesele'sinde harika bir şekilde izah edilmiştir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar