"Hüdhüd-ü Süleyman’dan bahis açıldı. Israrcı ve sualci bir kardeşimiz: Hüdhüdün, Cenâb-ı Hakkı tavsifte..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Bir de kuşları teftiş etti de: 'Hüdhüdü neden göremiyorum, yoksa kayıplara mı karıştı?' dedi. 'Kuvvetli ve geçerli bir mazeret ortaya koymadığı takdirde, onu şiddetli bir şekilde cezalandıracağım yahut boynunu keseceğim.' ”

"Derken, çok geçmeden Hüdhüd geldi: 'Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den önemli ve kesin bir haber getirdim.' dedi.”

"Sebe halkını bir kadın hükümdarın yönettiğini gördüm. Kendisine her türlü imkân verilmiş. Onun güçlü bir yönetimi olduğu gibi pek büyük bir tahtı da var. Ne var ki onun da halkının da Allah’ı bırakıp güneşe ibadet ettiklerini gördüm. Anlaşılan, şeytan yaptıkları bu kötü işleri kendilerine güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmış, bu yüzden de hak yolu bulamıyorlar."

"Halbuki göklerde ve yerde gizli olan her şeyi açığa çıkaran, sizin gizlediklerinizi de açıkladıklarınızı da bilen Allah’a secde ve ibadet etmeleri gerekmez mi?"(Neml, 27/ 20-25)

Kur’ân’ın mühim belagatından birisi de her hâdiseyi bir iki isimle özetlemek ya da Allah’a ait bir isim ve sıfatla fezleke etmektir. Hüdhüd hâdisesinde de benzer bir belagat ve üslup kullanılmıştır.

Diğer bir nükte, bir kuşun dili ile tazim ve tekbir yapılıyor. Yani son âyet Hüdhüdün kuşlar türü adına tazim ve tekbirde bulunmasıdır ki, bu da tazim ve tekbiri terk eden insanlara güzel bir cevaptır. Bir kuş, Allah’ı böyle tazim ederse, insanın nasıl bir tazimde bulunması gerektiğini, düşünmek lazım.

Yani ne mevzu, ne bahseden şey ne de bahsedilme şekli hafiftir. Kur’ân bir kuş misali ile çok güzel bir ders veriyor.

"Geçmiş nükteden bahsederken hüdhüd-ü Süleyman’dan bahis açıldı. Israrcı ve sualci bir kardeşimiz: “Hüdhüdün, Cenâb-ı Hakkı tavsifte يَخْرُجُ الْخَبْءَ فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرَضِ diyerek mühim makamda, mühim evsâf-ı İlâhiye içinde, nisbeten hafif bu vasfın zikrine sebep nedir?"

"Elcevap: Beliğ bir kelâmın bir meziyeti şudur ki, söyleyenin ziyade meşgul olduğu san'atını, meşgalesini ihsâs etsin. Hüdhüd-ü Süleymanî ise, suyu az olan sahrâ-yı Ceziretü'l-Arabda gizli su yerlerini ferâsetle, kerâmetvâri keşfeden bedevî arîfleri gibi, hayvan ve tuyûrun arîfi olarak ve Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma küngânlık eden ve su buldurup çıkarttıran mübârek ve vazifedar bir kuş olmakla, kendi san'atının mikyasçığıyla Cenâb-ı Hakkın semâvât ve arzdaki mahfiyâtı çıkarmakla mâbûdiyetini ve mescûdiyetini ispat ettiğini, kendi san'atçığıyla bilip ifade ediyor."

"Evet, hüdhüd pek güzel görmüş. Çünkü, toprak altındaki had ve hesaba gelmeyen tohumların, çekirdeklerin, mâdenlerin muktezâ-yı fıtrîsi, aşağıdan yukarıya çıkmak değildir. Çünkü ecsâm-ı sakîle ihtiyarsız, ruhsuz olduğu için, kendi yukarıya çıkamaz; yukarıdan kendi kendine aşağıya düşebilir. Aşağıdan, hususen toprak sıkleti altında gizlenen bir cisim, câmid omuzundaki ağır yükü silkip çıkmak, kat'iyyen kendi kendine olamaz. Demek bir kudret-i hârika ile çıkarılıyor."

"İşte, hüdhüd, berâhîn-i mâbûdiyet ve mescûdiyetin en gizlisini ve en mühimmini kendi arîfliğiyle bilmiş, bulmuş; Kur'ân-ı Hakîm onun hakkındaki ifadesine bir i'câz vermiştir."(1)

Hüdhüd kuşu çöl gibi suya hasret bir bölgede Allah’ın en büyük nimeti olan su kaynaklarını bir mucize eseri olarak tesbit etmekle vazifelidir. Hüdhüd kuşunun bu vazifesi Allah’a karşı nasıl bir teslimiyet ile arz-ı ibadet içinde olduğunu gösteriyor. Yani Mabud olan Allah’a ibadetle mukabele ederken, aynı zamanda bu mucizevi durumu ile de tevhide bir delil oluyor.

Toprak altında hâl dili ile yapılan sayısız ibadet ve secdeleri, hüdhüd temsilî bir üslup ile hem ifade ediyor hem de açığa çıkarıyor. Yani suyun ve madenlerin, hâl dili ile yaptıkları secdeleri hüdhüd keşfederek ilan ve izhar ediyor.

Madenler ve bitkiler gibi insanlık için en büyük nimetler hep toprak altından çıkarılıyor ki, insanlık için bunda büyük ibretler bulunuyor

Hüdhüd hâdisesi bu büyük nimetlere bir nişane yapılmış.

(1) bk. Lem'alar, Yirmi Sekizinci Lem'a, Beşinci Nükte.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 3.190
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

isahalim

Cehaletime verin, toprak altından tohum ve çekirdeklerin gelişip topraktan başlarını çıkarmalarını anlıyorum, ama madenleri de zikrediyor Üstadımız. Onu nasıl anlayacağız? İnsanların madenleri çıkarmasını kastetmiyordur sanırım, çünkü orada insan eli ve zahmet var. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Madenlerin uzun yıllar içinde oluşumu ve insanların çıkarmasına hazır bir vaziyete gelmesi mevzubahis. Yoksa madenler bitkiler gibi toprağı yarıp çıkamaz madenlerin çıkması oluşumları anlamında kullanılıyor diye anlıyoruz. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...