"İki âlim; bazen nâkısın oğlu kâmil, kâmilin oğlu nâkıs oluyor. Güya bakiyye-i iştiha ve şevki, tevarüsle velede geçiyor. Öteki kaza-i vatar ettiğinden, veledinden ilme karşı açlık hissini uyandırmıyor." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İki âlim, bazan nâkısın oğlu kâmil, kâmilin oğlu nakıs oluyor. Güya bakiye-i iştiha-i şevki, tevarüsle velede geçiyor. Öteki kazâ-i vatar ettiğinden, veledine ilme karşı açlık hissini uyandırmıyor." (1)
"Alimden zalim, zalimden alim çıkar." sözü de bu ifadeye benziyor. Alimde ilim doruğa ve tatmine ulaştığı için, kendinden sonraki nesline iştah ve şevk kalmıyor. İlim ihtiyacını baba tükettiği için, oğlu başka alanlara gözünü dikiyor. Diğerinde de durum aksine işliyor. Yani zalim ve cahilin neslinde de ilme karşı bir açlık bir doyumsuzluk oluşuyor.
Anadolu da fakir ve cahil kalmış ailelerin eğitime ağırlık ve önem verip, "Ben cahil kaldım, oğlum okusun." düşüncesi de bu meseleye işaret eder. Yani doyumsuzluklarının bir tezahürüdür.
İnsanlıkta gelişme ve mükemmelleşme meyli vardır. Sonrakiler öncekileri gelişmiş ve mükemmel görseler ve bunu geliştirmeseler enerji ve gayretlerini başka ve bazen zararlı alanlarda kullanıp tüketebilirler.
Evet, aynı bahsin devamındaki şu cümle işin özünü oluşturur: "Halef selefi kâmil görse, tezyid eylemese, meylinin tatminini başka tarzda arar, bazan aksülâmel yapar."
Dindar ailelerin çocuklarının dindarlığa karşı lakayd olması ailenin yanlış ve baskıcı terbiyelerinin bir neticesi olabilir. Yoksa dindarlık tek başına çocuğu menfi şekilde etkilemez aksine müspet yönde ona güzel bir örnek olur.
Çocuğa baskı ve zorlama uygulamak yerine güzel örnek olma ve çocuğun duygu ve düşüncelerine dokunma prensibini uygulamak gerekiyor. En etkili dil ve yol lisan-ı haldir. Yani anne ve baba evladına karşı hal dili ile güzel örnek olursa kal diline çoğu zaman gerek bile kalmaz.
(1) bk. Sünuhat.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah razi olsun