"İran milliyeti ceriha aldığı için, intikamlarını hubb-u Ali suretinde gösterdikleri… Ömer ismine karşı şiddetli bir gayz ve adaveti Şialara vermiş." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İran milliyetçileri ya da Pers İmparatorluğunun aristokrat tabakası, Hz. Ömer (ra)’in İran’ı fethedip onların saltanatını paralamasını bir türlü sindirip kabullenemediler. Bu tabakalarda Hz. Ömer (ra)’e karşı daima bir kin ve düşmanlık var olageldi.
O dönemde Araplar bedeviyeti yaşayıp medeni hayattan uzak iken, İranlılar ise şehirli ve medeni bir toplumdu. İran medeniyeti Arapları küçümser, onları ciddiye almazlardı. Hz. Peygamber (asm) gelip Arapları İslam ile medenileştirip maddi ve manevi bakımdan terakki ettirip güçlendirince durum tersine döndü. İslam medeniyeti kısa bir süre içinde İran medeniyetini yuttu ve onların övünç ve kibir pınarlarını yerle bir etti. Bu durum İran’ın aristokrat tabakasını fazlası ile rahatsız edip düşmanlığa sevk etmeye yetti. Bu tabaka zahiren Müslüman gibi dururken içten içe İslam düşmanı idiler. İçindeki nifakı da Şia inancı ile örtmeye çalıştılar.
Yani Hz. Ali (ra) muhabbeti adı altında Hz. Ömer (ra) düşmanlığı yaptılar ve hâlen de yapmaktadırlar. Esasında Şia inancının kabuğu ehl-i beyt sevgisi iken, özü Pers milliyetçiliğidir. Bu sosyolojik bir realitedir.
Özellikle Hz. Ömer (ra)’a düşmanlık beslemeleri, İran’ın onun döneminde fethedilmesinden dolayıdır. İslamiyet, Hz. Ömer (r.a.) döneminde çok geniş kitlelere yayıldı ve büyük fetihlerin ekseri onun zamanında gerçekleşti. İran’ın, Hz. Ömer zamanında fethedilmesi, bilhassa havas tabakada ona karşı kin ve adaveti yerleştirdi. İran halkı için fetih, belki imana ve hidâyete vesile oldu, ama seçkin tabakası için aynı şey düşünülemezdi. Zira onlar İran'ın fethini bir "darbe" olarak görüyorlardı ve bu yüzden Hz. Ömer (ra)’e düşman oldular.
O günden bugüne İran’ın ehl-i sünnete karşı olmasında da "fethin” tesiri vardır. Fethin neticesinde çok eski ve köklü âdetlerinin yıkılıp, yerine İslam’ın gelmesi, seçkin zümrede ayrı bir darbe oldu ve kendilerini zillete düşmüş saydılar. Hz. Ömer (ra)’in bir İranlı tarafından şehit edilmesi de bu düşmanlığın bir tezahürüdür.
Amr bin As Hazretlerinin Hz. Ömer’in en gözde valilerinden olması ve Hz. Ali (ra)’a karşı isyan etmesi, Ömer bin Sad’ın Hz. Hüseyin (ra)’ı feci bir şekilde şehit etmesi, Şia ehlinin Ömer ismine karşı bir antipati duymasına sebebiyet vermiştir. Ama bu antipatinin asıl derin sebebi İran milliyetçiliğidir...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
İran'ın Hz. Ali sevgisinden değil, Hz. Ali'yi kullanıp, bahane edip hakikatte Hz. Ömer düşmanlığından Hz. Ali'yi seviyor görünmesinin bir benzerini Bakara suresi 97-98. ayetlerde yahudilerde de görüyoruz. Yahudiler dürüstçe Hz. Muhammed(sav) düşmanlığını dillendirmeyip de, O'na vahyi getiren Hz. Cebrail'e düşman olarak asıl niyetlerini saklıyorlar. Yahudilerin tavrıyla İran'ın TAVRININ, YÖNTEMİNİN BU BENZERLİKLERİ dikkate ve başka noktalarda da benzerlikler olabilir mi diye derince düşünmeye, araştırmaya değer ipuçlarından bir tanesidir.
BAKARA SURESİ 97 - Söyle; her kim Cebrail'e düşman ise iyi bilsin ki, Kur'ân'ı senin kalbine Allah'ın izniyle kendinden önceki vahiyleri onaylayıcı, müminlere hidayet ve müjde kaynağı olmak üzere o indirdi.
98 - Her kim Allah'a, Allah'ın meleklerine, peygamberlerine, Cebrail ile Mîkâil'e düşman olursa, iyi bilsin ki, Allah da o kâfirlerin düşmanıdır.