"Kabz-bast hâletleri celâl ve cemal tecellîsinden intibah ehline gelmesi, ehl-i hakikatçe medâr-ı terakki bir düstur-u meşhurdur." Bast ve inkıbaz halleri insanda neden hükmediyor, hikmeti nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Kabz, el ile tutma, bast ise açma ve yayma manasına gelir. Mefhum olarak kabz, ruhen tutukluluk, içine kapanma, bir şey düşünmeye ve söylemeye isteksizlik demektir. Bast ise ümitle dolma, ruhen genişlik ve coşkunluk, anlama ve idrak etmede açılma halidir.
İnsan zaman zaman ruhen daralır veya ferahlık duyar. Kabz hali celalî, bast hali ise cemalî bir tecellidir. Bunlar gece ve gündüz gibi birbirini takip eder. Bu iki hal, insanın manevî terakkisinde iki kanat gibidir.
Kabz ve bast halleri insanı korku ve ümit arasında dengede tutan bir durumdur. Kişi kabz halinde tövbe ve istiğfar ile Allah’a yönelir, manen terakki eder. Bast halinde ise şükrederek derecesini artırır. İnsan, devamlı kabz halinde yaşasa bütün bütün ümidini kaybedebilir. Sürekli bast hali yaşayan kimsede ise akibetini garanti görme hastalığı ortaya çıkabilir.
Üstad, Kastamonu Lahikası'nın başında şöyle der:
“Çünkü emn ü ye’sin vartasına düşmemek hikmetiyle havf u reca müvazenesinde, sabır ve şükürde bulunmak için kabz-bast haletleri, celal ve cemal tecellisinden intibah ehline gelmesi; ehl-i hakikatça medar-ı terakki bir düstur-u meşhurdur."(1)
Cenab-ı Hakk'ın küllî manada iki çeşit tecelliyatı ve tezahüratı vardır. Ve iki tarzda; isimlerinin, sıfatlarının ve şuunatının tesiratı söz konusudur.
1. Celalî manada tecelliyat, tezahürat ve tesirat
2. Cemalî manada tecelliyat, tezahürat ve tesirattır.
Bu iki tarzdaki tezahürat ile bütün mahlûkat yaratılır, sevk ve idare edilir, geliştirilir ve kemale erdirilir. Ayrıca; bu iki tezahüratın olmadığı yer, zaman, mekân, eşya ve şahıs yoktur. Mesela:
Nev’ celalin, ferd cemalin tecelliyatıdır.
Kâinat celalin, insan ise fert olarak cemalin tecelliyatındandır.
Gece celalîdir, gündüz cemalîdir.
Kış mevsimi celale bakar, yaz mevsimi ise cemal ile alakalıdır.
Hastalıklar celaldendir, sıhhat ve afiyet cemaldendir.
Hayat cemalindir, memat celalindir.
Kazanç cemalin ilcaatıdır, kesat celalin ilcaatıdır.
Cennet cemalin tecelligahıdır, cehennem ise celalin.
Melekler cemale bakarlar, şeytanlar ise celal ile alakalı.
Atomlarda ve sistemlerde cazibe cemalîdir, dafia celalîdir.
İnsanın kalbinde kabz celalîdir, bast ise cemalîdir.
Demek ki; âlemin her yerinde bu iki çeşit tecelliyat ve tasarrufat mevcuttur. Fakat tezahür ettikleri yer ve eşyaya göre isimleri değişebilir. Mesela, iyi-kötü, güzel-çirkin, med-cezir, kabz ve bast gibi.
Bu iki tasarrufat olmazsa, mahlûkat sevk ve idare edilemez, kemale eremezler. Âlem bu şekilde muhafaza edilir ve dengede tutulur.
Medler ve cezirler, kalplerdeki sıkma ve gevşemeler, kabz ve bast halleri vb. bütün birbirine zıt sistemler ve tarzlar tamamen, cemal ve celal dediğimiz iki çeşit tecelliyat ve tezahürün neticeleridir.
İnsan ise, kâinatın enmuzeci ve hülasası olduğundan aynı tezahürat bizlerde de cereyan edecektir. Ta ki; maddî ve manevî varlıklar ve hayatlar korunsun, dengeler sağlansın teali ve terakkiler olsun ve kemal noktalar yakalansın.
İşte bu hakikate binaen; Cenab-ı Hak, insanı her cihetle, celalî ve cemalî tasarrufuna tabi tutuyor. İnsanın merkezi olan kalbin iki çeşit tecelliyatı icabı; maddeten sıkıp gevşeterek maddî hayatın temeli olan kanı tahrik ettiği gibi; kabz ve bast halleriyle de manevî kalbi harekete geçirerek, ruhun maneviyat ve latifelerine medet veriyor. Ve bu şekilde insanı imtihana tabi tutup tekâmül ve terakkisini temin ediyor.
Celalin tecelliyatı olan kabz haliyle imtihana tabi tutarak; sabrımızı, sebatımızı ve metanetimizi imtihan ettiği gibi; cemalin tecelliyatı olarak da bast halini verip, hamdimizi, şükrümüzü, cehdimizi ve gayretimizi ölçer.
Bunlar biri birisiz olamaz. Her ikisi de mahlûkatın faydası ve maslahatı içindir. Bizlere düşen, ihlas ve samimiyetle bu iki tarz imtihandan muvaffakiyetle çıkmaktır.
(1) bk. Kastamonu Lahikası, 3. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar