"Hasene ise, nuranî olduğundan, tasavvur ve tahayyülü dahi hasenedir." Hasene neden nuranîdir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Nuranî varlıklar ile onun zıddı olan kesif varlıkların yansıması ve temessülündeki durumlar farklılık arz eder. Hükümleri başka başkadır. Biri hakiki olarak yansır, diğeri sadece görüntü olarak yansır.

Nuranî bir varlık yansıdığı yere kendi aslındaki vasıfları da götürür. Bir nevi, yansıyan ile yansımaya mahal olan şey aynı gibi olur. Mesela, aynada yansıyan güneş, kendine mahsus bazı vasıflarını aynaya da aksettirir. Bir nevi, küçük bir güneş o aynada teşekkül eder. Aynı güneş gibi o da ısı ve ışık verir. Fark, sadece azamet ve kibriyadadır. Yani nuranînin temessülü, temessül ettiği yeri, yani aksettiği yeri, kendi gibi yapar.

Kesif şeylerde, yani madde ve cismin hükmettiği şeylerde ise, aksetme, temessül sadece görüntü olarak vardır. Vasıflar oraya aksetmez. Onun için, yansıyan şey ile yansımaya mahal olan şey farklıdır. Aralarındaki tek münasebet, görüntü naklidir. Mesela maddî ve kesif olan bir taş, aynada aksetse, sadece görüntüsü oraya gider. Taşın kendisine ait vasıfları oraya geçmez.

İşte, insanın mahiyeti ve zihni de bir ayinedir. Bu aynaya, nuranî şeyler de yansıyor, kesif şeyler de yansıyor. Zihin aynasına nuranî ve hayırlı bir şey yansıdığı vakit, kendine ait vasıfları da oraya taşıdığı için, zihne nuraniyet ve hayır getiriyor. Adeta o zihni, hayır ve nura çeviriyor. Onun için, hayırlı ve nuranî şeyler ile meşgul olmak gerekiyor.

Ama kesif ve şer bir şey, zihin aynamıza yansıdığı zaman, onun hükmü hakiki olmuyor. Sadece bir görüntü olarak orada tezahür ediyor. Vasıflarını taşımadığı için zarar veremiyor.

“İşte şu sırra binaen, tasavvur-u küfür, küfür değil; tahayyül-ü şetm, şetm değil. Hususan, ihtiyarsız olsa ve farazî bir tahattur olsa, bütün bütün zararsızdır.”(1)

Mesela, aynada görünen bir yılan, bize zarar vermez. Zira yılan aynada sadece görüntü olarak var. Hakiki olarak orada olmadığı için bizi ısıramaz. Aynen bunun gibi, şer ve çirkin haller, zihin aynamızda tezahür ettiği zaman, sadece görüntü olarak oradadır. Hakiki olarak orada olmadıkları için, o gibi haller bize zarar veremez. Ama nuranî şeyler, zihin aynasında tezahür ettiği zaman, hakikiye yakın oldukları için, hayır sınıfından sayılmışlardır. Güneş aynada yansıdığı zaman, gözümüzü kamaştırır ve ısı verir. Aynen bunun gibi, nuranî ve hayırlı şeyler, zihin aynasında hakikati ile oradadır ve orada olduğu için hayır hükmündedir, sahibine müsbet tesir eder.

Hasene: İyilik, güzellik, hayırlı amel, Allah rızasına uygun olan iş gibi mânalara geliyor ve bu yüzden, nuranî olarak değerlendiriliyor. Yani hasenenin nuranî olması İlahî bir emir ve hüküm iledir. Mesela namaz bir hasenedir, hasene olmasını ve nuranilik vasfını emr-i İlahiden alıyor. Malum Ehl-i Sünnet usulünde bir şeyin hasene ya da seyyie, nuranî ya da kesif olması Allah’ın emir ve rızasına bakar. Onun emrettiği hasene ve nuranî, men ettiği ise seyyie ve kesif olur.

"Amma mezheb-i hak olan Ehl-i Sünnet ve Cemaat derler ki: 'Cenâb-ı Hak bir şeye emreder, sonra hasen olur. Nehyeder, sonra kabih olur.' Demek emirle güzellik, nehiyle çirkinlik tahakkuk eder. Hüsün ve kubh, mükellefin ıttılaına bakar ve ona göre takarrur eder. Şu hüsün ve kubh ise, surî ve dünyaya bakan yüzünde değil, belki âhirete bakan yüzdedir." (Sözler, 21. Söz)

Ehl-i Sünnet; "Sevab ve günahın asıl illeti Allah’ın emri ve nehyidir" demektedir. Hüsün ve kubuh yani güzellik ve çirkinlik ancak Allah’ın emir ve yasaklarının bir neticesidir. Allah bir şeye güzel dedi mi güzel olur, çirkin dedi mi çirkin olur. Yani güzellik ve çirkinlik; Allah’ın dilemesi ve iradesi ile olan şeylerdir. Bu yüzden, hikmeti muktezası, çirkin dediği şeye bazen güzel der, güzel olur. Bir şeriatta yasak olan şeyin, başka şeriatta serbest olması gibi.

(1) bk. Mektubat, On Birinci Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
3
Okunma sayısı : 7.434
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...