Kastamonu Lâhikası, 116. Mektup'un; Zümer Sûresi, 22. Ayet ile ilgisi nedir? Üstad'ın kalbine inşirah gelmesinin âyetle münasebeti ne olabilir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Sûre-i Zümer’de اَفَمَنْ شَرَحَ اللّٰهُ صَدْرَهُ لِـْلاِسْلاَمِ فَهُوَ عَلٰى نُورٍ مِنْ رَبِّهِ ["Allah kimin kalbini İslâm'a açmışsa, o kimse Rabbinden bir nur üzere değil midir?" (Zümer, 39/22)] âyet-i azîmenin mânâ-yı sarihinden başka, bir mânâ-yı işârî tabakasının külliyetinde dahil bir ferdi Risale-i Nur ve tercümanı olduğuna kuvvetli bir delil buldum..."

"HAŞİYE: Bu şerh-i sadra münasebettar bir tevafuktur ki, Üstadımdan anladım. Yirmi beş senedir daima ve en mühim bir duası اَللّٰهُمَّ اشْرَحْ صَدْرِى لِلاِيمَانِ وَاْلاِسْلاَمِ (Allah’ım, göğsümü îmâna ve İslâma aç.) münâcâtı olmuş."(1)

Bu ayetin ebced ve cifir değerleri hicri 1328-1329, miladi 1911-1912 tarihlerine işaret ediyor. Bu tarihte ise Üstadımızın durumu şu cümleler ile izah ediliyor:

"Çünkü, o zamanda Harb-i Umumînin mebde'lerinde, Üstadım, eski âdetini ve sair ulûm-u felsefeyi ve ulûm-u âliyeyi bırakıp tam bir inşirah-ı sadırla Risale-i Nur'un fatihası ve birinci mertebesi olan İşârâtü'l-İ'câz tefsirine başlayıp, bütün himmetini, efkârını Kur'ân'a sarf etmeye başladığına tevafuku kavî bir emaredir ki, bu asırda o küllî mânâ-yı işârîde medâr-ı nazar bir fert, Risale-i Nur'un tercümanı ve şakirtlerinin şahs-ı mânevîsini temsil eden mümessilidir."(2)

Yani Allah bu tarihte Üstadımızın kalbini Risale-i Nur'u telif edecek genişliğe ve kıvama hazırlıyor. İslam’ın diğer ilimleri ve felsefe ile meşguliyeti bırakıp, doğrudan bütün nazar ve kalbini Kur’an’ın nuruna açıyor ve bu nurlar İşârâtü'l-İ'câz ile akmaya başlıyor.

Dipnotlar:

(1) bk. Kastamonu Lâhikası, 116. Mektup.
(2) bk. age.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 1.955
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...