Kur’an-ı Kerim'in "Ayat-ı tekviniyeyi okuyan mütenevvi dillerinin tercüman-ı ebedîsi" olmasını izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Tekvinî âyetler, kâinat kitabında “kün” emriyle yaratılmış her şeydir. Ay-Güneş, gece-gündüz, kara-deniz yer-gök, gibi her şey ve bunların içinde yer alanlar hep birer ayettir. Ayet, “alamet ve delil” manasındadır. Bir harfin kâtibine delalet etmesi gibi, her bir varlık da Allah’a bir alamettir. Yani onu gösterir, onu tanıttırır.

Bu tekvinî ayetler, trafik işaretleri gibi temsilî anlatım özelliğine sahiptir. Trafik işaretleri, bilenlere “sözlü anlatım” gibi nice şeyler söyler. Fakat işaretten anlamayanlar için, bu levhalar hiçbir mana taşımaz.

Tekvinî âyetler de böyledir. Herkes onların ne dediğini bilmediğinden bir tarif ediciye ihtiyaç vardır.

İşte Kur’an, kâinattaki tekvinî ayetleri okuyan çeşit çeşit dillerin ebedî tercümanıdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 5.487
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

nurcu56

Ahirette de tercümanlık devam edecek mi, "ebedi" kelimesinden bunu mu anlamalıyız?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Kur’ân Allah’ın kelamı olduğu için, belli bir zamana belli bir döneme mahkûm edilemez. O bütün zamanları içine aldığı gibi, ezelden gelip ebede gidecek sonsuz bir kelam-ı İlâhîdir.

Kur’ân sadece maddî âlemi tarif eden ve maddî âlemle sınırlı bir tercüman değildir. Başta Allah’ın Zât-ı Akdesi ve sıfatları olmak üzere ahiret, esmâ-i İlâhîye, cennet, cehennem gibi ebedî âlemleri de tarif eden ezelî ve ebedî bir tercümandır.

Dolayısı ile Kur’ân, nasıl bu dünya hayatında bizim rehberimiz ve kitabımız ise, ahiret hayatında da aynı şekilde rehberimiz ve kitabımız olmaya devam edecektir. Cennette mü’minler onu tilavet etmekten ve mânâsını tefekkür etmekten büyük bir keyif ve lezzet alacaktır.

Abdullah b. Ömer’in anlattığına göre, Peygamber Efendimiz (asm.) şöyle buyurmuştur:

“Kıyamet günü oruç ve Kur’ân kul için şefaat edecekler. Oruç 'Ya Rab! Ben bu adamın yemek yemesine ve isteklerini yerine getirmesine engel oldum. Ne olur beni onun hakkında şefaatçi yap.' diyecektir. Kur’ân da 'Ben bu adamın geceleri uyumasına mani oldum. Ne olur beni onun hakkında şefaatçi kabul et.' diyecektir. Böylece ikisi de o adam hakkında şefaat edecekler.”(1)

"Kur'ân'ı okuyup ona sahip çıkan kimseye (âhirette): 'Oku ve (Cennet'in derecelerine) yüksel, dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku. Zira makamın okuduğun en son âyetin seviyesindedir.' denir."(2)

(1) Taberanî’nin “el-Kebîr”deki bu rivâyeti sahihtir, demiştir: Zevaid, 3/181.
(2) Ebu Davud Vitr 20; Tirmizî, Sevabü'l-Kur’ân, 18.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...