"Müslümanların nefretlerini kardeşliğe çevirmekle, bu memleketin en büyük nokta-i istinadını temin etmektir." Risaleler uhuvveti tesis ediyor. İnsanlar neden birbirinden nefret ediyor?
Değerli Kardeşimiz;
Evet, ifade ettiğiniz gibi Risale-i Nur Müslümanların nefretlerini kardeşliğe çevirmekle, bu memleketin en büyük nokta-i istinadını temine vesile oluyor. Bu zamana kadar biriken nefretlerin ise birçok sebebi vardır. Bunların en başında başta İngiliz olmak üzere Avrupa siyaseti gelir. Hâkimiyet kurduğu İslam ülkelerinde bu memleketi mürded olarak gösterirken, o İslam ülkelerini dinin sahibiymiş gibi gösterdiklerini Üstad bir gayr-i münteşir mektupta ifade ediyor. Hatta Rusya dahi hacca bizden çok hacı göndermeye çalışarak Müslümanların takdirini almaya çalışırken, bu ülkenin siyasetçilerine hacca gitmeyi yasaklayıp zemzemi döktürerek bu memlekete nefret hissi uyandırmışlar.
Üstad'ın mahkeme müdafaalarından olan şu ifadelere bakalım:
“Efendiler! Reis bey, dikkat ediniz! Risale-i Nur'u ve şakirdlerini mahkûm etmek, doğrudan doğruya küfr-ü mutlak hesabına, hakikat-ı Kur'aniye ve hakaik-i imaniyeyi mahkûm etmek hükmüne geçmekle bin üç yüz seneden beri her senede üç yüz milyon onda yürümüş ve üç yüz milyar Müslümanların hakikata ve saadet-i dâreyne giden cadde-i kübralarını kapatmaya çalışmaktır ve onların nefretlerini ve itirazlarını kendinize celbetmektir.”(1)
Bu ifadelerden de anlaşıldığı gibi, bu memlekette hakikat-ı Kur'aniye ve hakaik-i imaniyeyi mahkûm ederek, dinin ortadan kaldırılmaya çalışılması Alem-i İslam'ın nefretini celbetmiştir.
Bu nefretleri yüzünden bazı Müslümanların son zamanlarda bazı yerlerde, Avrupa kâfirlerinin ve Asya münafıklarının Müslümanlar arasında fitne, fesad ve ihtilaf çıkarmaktan, Osmanlıyı işgalci ve barbar olarak göstermekten kaynaklanıyor. Aşağıdaki ifadeler bu hakikate ışık tutuyor:
"S- Neden (İGZ) siyaseti galib çıkar?
"C- Siyasetinin hâssa-i mümeyyizesi; fitnekârlık, ihtilaftan istifade, menfaat yolunda her alçaklığı irtikâb etmek, yalancılık, tahribkârlık, hariçte menfîliktir."(2)
"Ben kendim mükerreren müşahede etmişim ki: Yüzde on ehl-i fesad yüzde doksan ehl-i salahı mağlub ediyordu. Hayretle merak ettim, tedkik ederek kat'iyyen anladım ki: O galebe kuvvetten, kudretten gelmiyor, belki fesaddan ve alçaklıktan ve tahribden ve ehl-i hakkın ihtilafından istifade etmesinden ve içlerine ihtilaf atmaktan ve zaîf damarları tutmaktan ve aşılamaktan ve hissiyat-ı nefsaniyeyi ve ağraz-ı şahsiyeyi tahrik etmekten ve insanın mahiyetinde muzır madenler hükmünde bulunan fena istidadları işlettirmekten ve şan ü şeref namıyla riyakârane nefsin firavuniyetini okşamaktan ve vicdansızca tahribatlarından herkes korkmasından geliyor."(3)
Müslümanlar arasındaki ihtilafın, soğukluğun ve nefretin birçok sebebi vardır. Bunlardan bazılarını kısa başlıklar hâlinde şu şekilde sıralayabiliriz:
Birincisi; dinsiz ve materyalist ideolojik cereyanların İslam toplumlarını doğrudan ya da dolaylı bir şekilde tesiri altına almasıdır. Bunun en müşahhas misali deccal ve Süfyan’ın tahribkâr menfi cereyanlarıdır. Komünizm, Faşizm bunlardan birkaç tanesidir.
İkincisi; ırkçılık fikridir. Türk, Arap ve Kürt milliyetçilikleri Müslüman kimliğinin önüne geçtiği için, Müslümanlar arasında bir ihtilafa, soğukluğa hatta nefrete sebep olmuştur. Bir Türk bir Arabı bir Arap bir Türkü ırkçı hissiyat yüzünden sevemiyor, kaynaşamıyor.
Üçüncüsü; dinin yaşanmasındaki lakaytlıktır. Takva ve salih amel noktasında hüsn-ü misal olması gereken ekâbir takımı sefahete girince, avam insanlara su-i misal oluyorlar. Avam insanlar ilim ve irfandan ziyade taklit ve hüsnüzanla hareket eder. Ekâbir sefih olunca, avam da sefih oluyor.
Risale-i Nur vermiş olduğu tahkikî iman dersleri ile bu vahim hastalıkları tedavi etmeye çalışıyor ve dolaylı olarak ittihad-ı islama ve kardeşliğine de hizmet etmiş oluyor.
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, On İkinci Şua.
(2) bk. Tulûat.
(3) bk. Lem'alar, On Üçüncü Lem'a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü