"Nur’daki ihlası bozmamak için, uhrevî makamat dahi bana verilse, bırakmağa kendimi mecbur bilirim." Üstad'ın Mehdiliğini ilan edenler var, ne dersiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"... Fakat bu zaman şahs-ı mânevî zamanı olmasından ve Nurun mesleğinde hiçbir cihette benlik ve şahsiyet ve şahsî makamları arzu etmek ve şan şeref kazanmak olmaz; ve sırr-ı ihlâsa tam muhalif olmasından, Cenâb-ı Hakka hadsiz şükür ediyorum ki, beni kendime beğendirmemesinden, ben öyle şahsî ve haddimden hadsiz derece fazla makamata gözümü dikmem. Ve Nurdaki ihlâsı bozmamak için, uhrevî makamat dahi bana verilse, bırakmaya kendimi mecbur biliyorum.”(1)

Umumî bir kaide olarak, hiçbir şahıs tek başına Risale-i Nur'u temsil etmediği gibi, bir grup ya da cemaatin bazı kanaat önderleri de mutlak bir temsile sahip değildirler. Bu yüzden, hata gördüğümüz şeyleri Risale-i Nur'a ve onun mutlak şahs-ı manevisine izafe etmeyi yanlış görüyoruz.

Ayrıca unvanı olan birilerinin, hatadan hâli olması mümkün değildir. Bu, onların indî ve şahsî görüşleridir. Bizim kanaatimize göre siyaseti hissettiren, enaniyet ve rekabet mikrobunu harekete geçiren tahaddi (meydan okuma) ve beyanlardan uzak durulması istikametindedir.

Üstad Hazretlerinin şiddetle mehdiliği kabul etmemesi ve bütün manevî makamlardan içtinab etmesi bu yüzdendir. Yani Risale-i Nur'un imana dair hakikatleri, ancak tahaddiden uzak durmak ile muhtaç gönüllere ulaşabilir.

(1) bk. Emirdağ Lahikası-I, 205. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.482
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

nurcu56

Üstad, ihlas sırrının bozulmaması için uhrevî makamlar verilse bile bırakmaya kendimi mecbur biliyorum, diyor. Diyelim ki birisine uhrevî makam verildi. Bu iradeyle terkedilebilecek bir mesele midir ki Üstad böyle bir ifade kullanıyor?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)

Ahiretteki manevî makamlar, dünyadaki ameller ile kazanıldığı için, insan dünyadaki ameli terk ederse, ahiretteki makamından olur. Öyle ise, bu dünyevî amelleri yapmak, insanlar arasında huzursuzluğa ve ihlasın zedelenmesine sebebiyet verecekken, bunu terk etmekle bu zararlar bertaraf edilebilir ve dolayısı ile amellere bağlı olan makamlar da terk edilmiş olur.

Mesela, birisi güzel bir ders yapıyor. Yalnız bu dersten bazıları enaniyet sebebi ile rahatsız oluyor. Bu da cemaat arasındaki ihlas ve uhuvvetin bozulmasına sebebiyet veriyor. Bu güzel dersi yapan zat, dersin istifade edilmesinden bir takım sevaplar elde ediyor ve bu da uhrevî makamlara dönüşüyor. Bu şahıs sırf cemaatin ahengini düşünerek ders yapmayı terk etse, dersten hâsıl olan sevapları ve kazanacağı uhrevî makamları terk etmiş oluyor. Buna benzer misalleri çoğaltmak mümkün.

Bir de Üstad Hazretlerinin "verilse bile" ifadesi, farz-ı muhal olup, ihlas ile hareket etmenin ehemmiyetine işaret ediyor.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...