"Gerçi bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onlar onda mesul değiller." Üstad gerçekten mehdi değil mi? Neden iltibas ve sehiv desin?
Değerli Kardeşimiz;
“Şimdi hakikat-i hal böyle olduğu halde, en birinci vazifesi ve en yüksek mesleği olan imanı kurtarmak ve imanı, tahkiki bir surette umuma ders vermek, hatta avamın da imanını tahkiki yapmak vazifesi ise, manen ve hakikaten hidayet edici, irşad edici manasının tam sarahatini ifade ettiği için, Nur şakirtleri bu vazifeyi tamamıyla Risale-i Nur da gördüklerinden, ikinci ve üçüncü vazifeler buna nisbeten ikinci ve üçüncü derecedir diye, Risale-i Nur’un şahs-ı manevisini haklı olarak bir nevi Mehdi telakki ediyorlar. O şahs-ı manevinin de bir mümessili, Nur şakirtlerinin tesanüdünden gelen bir şahs-ı manevisi ve o şahs-ı manevide bir nevi mümessili olan biçare tercümanını zannettiklerinden, bazen o ismi ona da veriyorlar. Gerçi bu, bir iltibas ve bir sehivdir, fakat onlar onda mesul değiller.”(1)
İltibas ve sehiv, karıştırmak ve hata anlamındadır. Hz. Mehdi ile ilgili gelen çeşitli rivayetler, çok farklı yorumlara ve açıklamalara müsait olduğu için; her izahın ve yorumun diğer rivayet ve esaslara göre sehiv ve iltibasa kapı açan özelliğe sahiptir. İşte Üstadımız bütün bu rivayet ve yorumlara göre, ağabeylerin zannının bir hakikate dayandığını, fakat bu hakikatin de karıştırıldığını ifade ediyor.
Üstadımız iltibas ve sehiv dememiş olsa idi, mehdiliği kabul etmiş kendini mehdi ilan etmiş olurdu; bu da tevazu ve mahviyete uygun değildir. Mesela, birisi gelip sana "Sen Allah’ın veli bir kulusun." dese sen de böbürlenerek "Evet, öyleyim." diyerek fahirlensen, bu hâl senin veli olmadığının bir ispatı olur.
Mehdi (ra) mehdi olduğunu iddia ve ilan etmeyecek, o unvan çevresi tarafından ona verilecek. Nur talebelerinin Üstadı mehdi olarak telakki etmeleri bir hakikate dayanıyor, Üstad'ın da bunu kabul etmemesi tevazu ve mahviyetten dolayıdır.
Mehdi olmak ayrı, kendini mehdi zannetmek ayrıdır. Nitekim zaman zaman bazı meczuplar çıkmakta ve kendilerini mehdi veya İsa (as) olarak takdim etmektedirler. Halbuki, mehdi kendisinin mehdiliğine değil, İslama davet eder. Bir peygamber "Ben Allah'ın elçisiyim, bana tabi olun." der. Ama mehdi "Ben mehdiyim, bana uyun, yoksa küfre ve dalalete düşersiniz." diyemez.
1) bk. Emirdağ Lahikası-I, 205. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Allah r olsn. Gayet muvazeneli bi izah..