"Risale-i Nur benim değil, Kur’ân’ın malıdır; Kur’ân’ın feyzinden gelmiştir. Hiçbir kuvvet onu Anadolu’nun sinesinden koparıp atamayacaktır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Risale-i Nur Kur'ân'a bağlıdır; Kur'ân ise Arş-ı Âzamla bağlanmıştır. Kimin haddi var ki, onu oradan söküp atsın?"(1)
İfadesinde olduğu gibi, Risale-i Nurları hiçbir kuvvet Anadolu’nun sinesinden, kalbinden ve vicdanından çıkartıp atamaz. Çünkü Anadolu ile İslam et ile tırnak gibi olmuşlar. Risale-i Nur da bunların bu zamanda çimentosu olduğu için, küfür ne İslam’ı ne de Risale-i Nur'u Anadolu’nun sinesinden söküp atamaz, atamamıştır.
Zaten hâdiseler de bu cümleyi tasdik ediyor. Artık Anadolu insanı Risale-i Nur'u okumamış olanlar bile o mantıkla yoğrulmuş ve Ehl-i sünnetin itikadiyle dinî hayatını yaşamaktadır. Bu kadar menfi çalışma ve gayrete karşı yine salabet ve ciddiyetini korumuştur.
İslam ülkeleri içerisinde din noktasında en ciddi sıkıntıları çeken bu ülke insanı olduğu halde, yine İslam’ı müsbet hareket mantığı içerisinde yaşayan ve İslam dünyasına hüsn-ü misal olan da yine bu Anadolu insanıdır. Madem istikametli olanları Allah'ın muhafaza etmesi O'nun bir kanunudur; elbette itikad ve yaşayış itibariyle istikameti muhafaza eden bu toprakların insanını da Allah muhafaza edecektir. Bu istikametli neticeyi kazandıran Risaleleri de bu millet elbette sahiplenecek ve hiçbir kuvvet bu nimeti buradan söküp atamayacaktır.
(1) bk. Emirdağ Lahikası-II, 37. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü