Risale-i Nur'da, sabah namazının vaktinin öğle ezanına kadar olmamasının hikmetinden bahsediliyor mu?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Risale-i Nur'da bu konu hakkında doğrudan bir değerlendirme geçmemektedir. Zaten bunun hikmeti açık ve nettir. Yani sabah namazı denince, günün aydınlığının başlaması ve Güneş'in doğma vaktinden evvelki vakit olup, onunla bize nimetler bahşeden Allah'ı tesbih, hamd ve tekbir etmek için namazı eda ediyoruz.

Lakin her namaz vaktinin bir inkilap başı olduğu, hepsinin önemli hikmetlere ve inceliklere işaret ettiği izah edilmektedir. Sabah vakti ile imsaktan sonraki vakit dilimi, farklı zaman dilimleri olduğu için sabah namazı sabah vaktine tahsis edilmiştir.

“Evet, her bir namazın vakti, mühim bir inkılap başı olduğu gibi, azim bir tasarruf-u İlahinin aynası ve o tasarruf içinde ihsanat-ı külliye-i İlahiyenin birer makesi olduğundan, Kadir-i Zülcelale o vakitlerde daha ziyade tesbih ve tazim ve hadsiz nimetlerinin iki vakit ortasında toplanmış yekûnuna karşı şükür ve hamd demek olan namaza emredilmiştir.” (Sözler, Dokuzuncu Söz)

Sabah namazının nasıl bir inkılabın başı olduğunu da Üstad'ımız şu sözlerle açıklamıştır:

Fecir zamanı, tulûa kadar, evvel-i bahar zamanına, hem insanın rahm-ı mâdere düştüğü âvânına, hem semavat ve arzın altı gün hilkatinden birinci gününe benzer ve hatırlatır ve onlardaki şuûnât-ı İlâhiyeyi ihtar eder.” (bk. age., a.y)

Yine Sabah namazı “Sabah-ı haşri ihtar eder. Evet, şu gecenin sabahı ve şu kışın baharı ne kadar makul ve lazım ve kati ise, haşrin sabahı da berzahın baharı da o kat'yettedir.”

Sabah Vakti

Biz, sabah vaktine aydınlığın doğmasıyla birlikte yeni ve aydın bir güne kavuşma neşesi içinde girer, biz de böyle bir gün gibi doğmuştuk deriz. Zira bu yeni gün, hem bizim anne karnına düştüğümüz günden, hem de kâinatın yaratılmasında geçen altı günün ilk gününden haber verir. Belli bir şeritten büyük saate doğru tırmanır, yani başımıza doğan bir günün fecrinden, anne karnına düşmemiz anına, ondan da kâinatın yaratıldığı ilk güne intikal eder, Allah’ın (celle celâluhu) nimetleriyle eteklerimizi doldurması adına bu günleri yaratmasını hatırlarız. Sonra da ondan onca uzaklığımıza rağmen, akrebiyetiyle bize yakın olmasını tazim, tekbir ve tesbih için huzura geliriz. İşte bu mana içinde eda edilen sabah namazı ne denli yerinde bir ibadettir.

İnsan sabahleyin âdeta yeni bir hayat bulmuş, geçimini temin edecek faaliyetlere başlamak için gerekli vücud zindeliğine kavuşmuş hâldedir. Bu canlılık ve zindeliği veren ve onu rızkını temin çabalarında muvaffak edecek olan ise, ancak Allah Teâlâ'dır. Bu nedenle onun verdiği sıhhat nimetine şükür ve dünyevî çabalarda yardımını celp için, insan sabah namazını kılmakla mükellef tutulmuştur.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 630
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...