Risale-i Nur'u çok okumak abartı mı; Risalelerin Kur'an-ı Kerim'den daha çok okunduğu söylenebilir mi?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Bu konu çoklar tarafından sorulmaktadır. Oysa Risaleleri okuyan hiç kimseye, "Artık Kur'an-ı Kerim'i bırak, Risaleleri oku." veya "Risaleleri okumak, Kur'an'dan daha faziletli ve menfaatlidir." veya "Artık Kur'an okumaya gerek kalmadı." diye kimse demez, diyemez. Çünkü tüm zamanların ve mekânların en feyizli, istifadeli, hakikatli kitabı Kur'an-ı Kerim'dir.

Fakat Risale-i Nurlar Kur'an'ın hakikatli ve mükemmel bir tefsiri olması hasebiyle, bu zamanın insanlarına Kur'an'ın hakikatlerini en iyi yansıtan bir ayna olduğu kanaati Nur talebelerinde oluştuğundan, Risaleleri yine Kur'an hesabına okumaktadırlar.

İzah olunan, izahın kendisinden; Kur'an, tefsirinden daima üstündür.

Kur'an ezelî ve ebedî bir ferman olduğu için, onu herkes orijinal Arapça metninden okuyup anlayamaz. Bu yüzden, Kur’an-ı Kerim’i anlamak için vasıtalara ve âlimlere ihtiyaç vardır. Kur'an’ı en güzel ve sağlam anlamanın yolu ise tefsirler ve şerhlerdir. Bu yüzden, tefsirler çok önem arz ederler. Bazen vasıtalar, gaye kadar olmasa da çok hayati bir önem arz ederler. O vasıta olmadan gayeye ulaşmak imkânsızdır.

Eskiden Kur'an’ın manalarını ders verecek zemin müsaitti, medreseler, tekkeler fazlası ile o vazifeyi ifa ediyorlardı. Ama zaman ve zemin değişti, Kur'an'ı talim ve ders veren yerler halledildi, yerle bir oldu. Dinsizlik felsefesi imanları kökünden sarsmaya başladı, müminler çok zor bir duruma düştü. Artık Kur'an'ı yüzünden bile okumak imkânsız bir hal aldı.

Bu şartlar içinde Said Nursi bir güneş gibi ümmetin başına tulu etti. Kur'an'dan aldığı kuvvetli derslerle dinsiz felsefeyi kökünden kazıdı. İnsanları yeniden iman ve Kur'an'a yönlendirdi. İşte bu şartlar içinde insanlar adeta bir ekmek ve su gibi Risale-i Nurlara teveccüh etti. Kur'an'ı bu eserlerden anladı ve bu eserlerin vasıtası ile Kur'an'ı öğrenme ihtiyacını hissetti. Zaten bu eserlerinde tek derdi Kur'an'ın ulvî hakikatlerini ve mesajını bu insanlara anladığı dilden anlatmaktı.

İşte, insanların bu zor şartlar içinde Kur'an’ın kuvvetli bir tefsiri ve vasıtası olan Risale-i Nur'a olan iştiyak ve ihtiyacı abartı olmasa gerek. Kabre imanla girmemize vesile olacak bir eseri, değil kırk defa, kırk bin defa okusak elzemdir. Meseleye bu açıdan bakarsak, şaşılacak bir durumun olmadığını anlarız kaanatindeyiz.

  • Risalelerin daha fazla okunduğu konusundaki vesveseye bakışımız nasıl olmalı?

"Bu kâinatta ve her asırda en büyük makam Kur’ân’ındır. Ve her harfinde, ondan ta binler sevap bulunan Kur’ân’ın hıfzı ve kıraati her hizmete mukaddem ve müreccahtır."

"Fakat Risale-i Nur dahi o Kur’ân-ı Azîmüşşanın hakaik-i imaniyesinin burhanları, hüccetleri olduğundan ve Kur’ân’ın hıfz ve kıraatine vasıta ve vesile ve hakaikini tefsir ve izah cihetle, Kur’ân hıfzıyla beraber ona çalışmak da elzemdir." (Kastamonu Lahikası, 44. Mektup)

Kur’an’ı yüzünden okumak en büyük bir zikir ve en mühim bir ibadettir. Bu noktadan hiçbir amel ve iş, zati itibariyle bu ibadetin önüne geçemez. Aynı şekilde Kur’an’ın manalarını ve inceliklerini tefsirlerden okumak hem zikir hem ibadet hem de ilim olduğundan daha mühim daha elzem daha öncelikli bir vazifedir. Zira tefsir okumak dolayısıyla Kur'an hesabına geçmekte ve Kur'an'ın daha iyi anlaşılmasına vesile olmaktadır.

Risale-i Nur bu zamanda Kur’an’ın manalarını tahkiki bir şekilde ders verip imanı kuvvetlendirdiği için, çok ehemmiyetli, çok elzem ve hayati bir vazifedir. Neticede her ikisi de Kur’an içindir. Burada Kur’an’ın ihmal edilmesi gibi bir durum söz konusu değildir.

Ayrıca ibadetler bir yük ise, iman da bu yükü kaldıran bir güçtür. İman kuvvetli oldukça ibadetler kemali ile yapılabilir. Yani Kur’an’ı okuyacak iman gücünü bulabilmek için, Risale-i Nur'un tahkiki Kur’an derslerine ihtiyaç vardır. Hâl böyle olunca Risale-i Nur'un tahkiki iman dersleri ile meşgul olmak, imanı ziyadeleştirir ve ibadetlerin kemali ile yapılmasına vesiledir.

Hafızlığı bitirdiği hâlde tahkiki iman olmadığı için değil Kur’an okumak, namazı ve cumayı terk edenleri görüyoruz. Demek öncelikli mesele sağlam ve tahkiki bir imanı kazanmak olmalı ve ona hassasiyet göstermelidir. İman sağlam olursa, arkasından Kur'an okuma, hadis ve sair ilimleri talim etme kolaylıkla hâsıl olur.

  • "Risale-i Nur okumaya ayıracağın vakti, Kur'an-ı Kerim okuma ve ezberlemeye ayır." şeklindeki vesveseye karşı ne yapmalıyız?

Namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, hacca gitmek ibadet ve yük olduğu gibi, Kur’an okumak da mühim bir ibadettir. Yük ise güç ile taşınır ve güç ile ayakta durur. Güç zayıfladığı anda ibadetleri taşımak mümkün olmaz. Yük ile gücün her daim dengeli gitmesi gerekiyor.

Risale-i Nur imanı tecdit eder ve kuvvetlendirir, ibadetleri daha güzel ve daha sıhhatli yapmak için tahkim eder. Arabanın yol alabilmesi için yakıt ikmali ne ise, Risale-i Nur'un iman dersleri de ibadetlerin devam edebilmesi için odur.

Hem Risale-i Nur bir Kur’an tefsiridir. Onunla meşgul olmak, dolayısıyla Kur’an ile meşgul olmak manasına gelir. Ve sadece imanı kuvvetlendirmekle kalmaz, ibadete ve ilim tahsil etmeye de vesile olur. Yani Risale-i Nur ile meşgul olmak hem Kur’an okumak, hem ilimle meşgul olmak hem imanı kuvvetlendirmek gibi çok yönlü bir meşguliyettir.

Bu sebeple Kur’an’ı yüzünden okumak ile Risale-i Nur'u birbirine mukayese edip onu ona tercih etmek gibi bir durum söz konusu değildir. Bir program dâhilinde hem Kur’an’ı yüzünden okumak hem de Risale-i Nur okumak pekâlâ mümkündür.

İmanı tahkiki ve güçlü olmadığı için, namaz kılmayan ve hatta cuma namazına dahi gitmeyen hafızlar gördük. Demek hafızlık tek başına bu zaman şartlarında ibadetleri ifa etmek için kâfi değilmiş. Risale-i Nur talebeleri Kur’an’ın manasının hafızlarıdırlar, ama lafzını hıfz etme imkân ve kabiliyeti varsa nurun ala nur olur.

  • Kur’an’dan almadığım zevki Risale-i Nur’dan alıyorum sanki, ne dersiniz?

Kur’an okyanus, Risale-i Nur ise bu okyanustan bir damla; Kur’an güneş, Risale-i Nur ise bu güneşten bir parıltı; Kur’an bir kâinat, Risale-i Nur ise bir zerre... Bu sebeple ikisini kıyas etmek abesle iştigal etmek olur.

Avam insanlar damladan okyanusa intikal edemedikleri için, damladan daha büyük su birikintilerinin varlığını ve zevkini idrak etmekte zorlanıyorlar. Oysa damla da gücünü ve tadını okyanustan almakta. Okyanus ile damla arasındaki nisbet ve bağ kesilse, damla diye bir şey ortalıkta kalmaz.

Risale-i Nur bütün gücünü ve faziletini Kur’an’dan almakta ve onunla kaim bir tefsirdir. Dolayısı ile hiçbir konuda Kur’an ile mukayeseye gelmez ve gelmemelidir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 13.316
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Kullanıcı

Her gün, güne başlarken öncelikli olarak Kuran okumak mı, yoksa Risale-i Nur tefsiri okumak mı gerekir? Hangisini daha öne almak gerekir? Malumki Kuranın her bir harfine 10 sevap var.Hangisi daha önemlidir? Yada sıra farketmez mi? 

Sizin açıklamalarınızdan önce önemli, sonra daha az önemli olanı yapmak üzere günü planladığınızı gördüm. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale
Kuran ile başlamak daha yerinde ve güzel olur diye düşünüyoruz. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...