Said Nursi, ehven-i şer prensibiyle anti-komünistlik adına Kore Savaşını desteklemiştir. Peki ama Demokrat Parti hükûmetinin Amerika uşaklığı namına, hiç alakamızın olmadığı uzak bir diyar olan Kore'ye, Türk askerlerini göndermesi haksızlık değil mi?
Değerli Kardeşimiz;
"Düşmanımın düşmanı; dostumdur." kaidesince; Türkiye’nin Kore savaşında, İslam’ın en büyük düşmanı olan komünizme karşı, Amerika bloğuna yardım etmesi, gayet yerinde ve makul bir karardır. Komünistler Amerika’yı ne kadar kapitalist blok şeklinde nitelendirse de, Amerika bloğu dinsizliğin sembolü haline gelmiş komünizm ile, ciddi bir rekabet ve mücadele içinde olmuştur. Ve bu esnada İslam ülkelerini de himayesi altına almıştır. Afganistan’ı Rusya'dan koruması buna güzel bir örnektir.
Biz halihazırdaki konjonktür ile o dönemin Amerika’sını ve politikalarını değerlendirirsek, ciddi bir yanılgıya düşeriz. Şimdilerde Amerika bize hasım gibi gelebilir; ama o dönemde durum böyle değildi. Biz şimdiki hissiyat ile o dönemi yargılıyoruz ve bundan kendimizi tecrit edip hadiselere objektif bakamıyoruz maalesef.
Kore savaşı komünist blok ile karşı bloğun savaşıdır ve Türkiye yerini antikomünist bloktan yana kullanmıştır. Demokrat Partiyi Amerikan uşağı olarak görmek siyasi bir cahilliktir. Zira o dönemin şartları içinde dünya ülkeleri iki sınıfa ayrılmıştır; ya komünist, ya da antikomünist olmak durumundasın. Üçüncü bir seçenek bulunmuyor. O dönemde İslam ülkeleri gayet zayıf ve bitkin bir şekildedir, bu bloklardan birisine iltica etmeleri siyaseten kaçınılmazdır. Sığınılacak en makul blok da; Amerika’nın başını çektiği antikomünist bloktur. Bunları bilmeden emperyalist edebiyatı yapılmamalıdır.
Hem dine insanları uyuşturan afyon nazarı ile bakan ve ateizmin tesisi için milyonlarca Müslüman ve Hıristiyan’ı kesen bir ideolojiye iltica etmek, herhalde akıl karı olmasa gerek. Komünistlerin ucuz ve bilindik siyasi jargonlarıyla meseleye bakmamak lazımdır diye düşünüyoruz. Üstad Hazretleri bu hususu şu şekilde özetliyor:
"Hattâ, hadis-i sahihle, âhirzamanda İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kur'ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakları gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hıristiyanların hakikî dindar ruhanîleriyle dahi, medar-ı ihtilâf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve nizâ etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırlar."(1)
(1) bk. Lem'alar, Yirminci Lem'a, Haşiye.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü