"Senin şu âciz ve fakir ve hiç ender hiç olan kardeşin, bin derece haddimin fevkinde olarak, kendimi o gelecek adam olduğumu iddia edemem." Burada kim kastediliyor, izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Mektubunda ilm-i kelâm dersini benden almak arzu etmişsiniz. Zaten o dersi alıyorsunuz. Yazdığınız umum Sözler, o nurlu ve hakikî ilm-i kelâmın dersleridir. İmam-ı Rabbânî gibi bazı kudsî muhakkikler demişler ki: Âhir zamanda ilm-i kelâmı, yani ehl-i hak mezhebi olan mesâil-i imaniye-i kelâmiyeyi, birisi öyle bir surette beyan edecek ki, umum ehl-i keşif ve tarikatın fevkinde, o nurların neşrine sebebiyet verecektir. Hattâ İmam-ı Rabbânî kendisini o şahıs gibi görmüştür."
"Senin şu âciz ve fakir ve hiç ender hiç olan kardeşin, bin derece haddimin fevkinde olarak, kendimi o gelecek adam olduğumu iddia edemem, hiçbir cihette liyakatim yoktur. Fakat o ileride gelecek acip şahsın bir hizmetkârı ve ona yer hazır edecek bir dümdârı ve o büyük kumandanın pîşdâr bir neferi olduğumu zannediyorum. Ve ondadır ki, sen de yazılan şeylerden o acip kokusunu aldın."(1)
Müceddid ve büyük âlim bir insan olup insanları küfür ve fikrî dalaletten kurtaracak, bu asrın şartlarına uygun içtimaî ve siyasî istikamet verecek, hem Müslümanlara hem de insanlığa rehber olacak bir zattır.
Bu zat bir çekirdek olup, nuranî bir ağaç şeklinde içtimaî yapının kaidelerine göre gelişip büyüyecektir. Bu da zaman ve mücadele ile olacaktır. Avamca Mehdi hakkında en mühim bir vazife telakki edilen içtimaî ve siyasî birçok vazife, Mehdi'nin bizzat kendi döneminde ve bizzat şahsı ile değil, sonraki dönemlerde cemaati ve takipçileri tarafından ifa edilecektir.
Bu vazifelerden avamca en ehemmiyetli telakki edilen Müslümanların müsbet olarak içtimaî ve siyasî tebeddülü ve terakkisidir. Bu da kısa bir zamanda olacak bir iş değildir, ancak uzun bir zamanda olabilecek bir meseledir.
Bazı harika zatlar avamca mehdi gibi telakki edilebilir. Lakin bunlar Mehdi değil, Mehdi'nin vazifelerinin hameleleridir. Risale-i Nur'da ileriye dönük bazı ifade ve işaretler bu içtimaî ve siyasî meselelerin şiddetli olduğu ve yaşandığı merhalelerdir. Yoksa bir şahıs ya da zata işaret manasında değildir.
Netice olarak, mehdi meselesi hadislerde mutlak bırakıldığı için, kat’î bir şey söylemek yanlış olur. Risale-i Nur'da mehdi bir şahıstan ziyade, bir cemaat olarak tarif ediliyor. İnsanların beklediği mehdi ise, bu cemaatin dümdarı ve çekirdeği hükmündedir. Cemaatin yol haritasını ve nasıl hareket edileceğini eserleri ve fikirleri ile gösterecek, onu takip eden cemaat ise o yola ve eserlere göre hareket edecektir. Zaten kâinattaki adetullah denilen kanuna da uygun olan mana budur. Bizim Risale-i Nurlardaki ifadelerden anladığımız mana da budur.
(1) bk. Barla Lâhikası, (224. Mektup).
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü