"Siz ubudiyet için halk olunmuşsunuz. Netice-i hilkatiniz ubudiyettir. Rızka çalışmak, emr-i İlâhî noktasında bir nevi ubudiyettir..." Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Şüphesiz ki rızık veren, mutlak kudret ve kuvvet sahibi olan Allah'tır." (Zâriyat, 51/58)

"Fakat, rızık ikidir."

"Biri: yaşamak için hakikî ve fıtrî rızıktır ki, taahhüd-ü Rabbânî altındadır. Hattâ o kadar muntazamdır ki, bedende, yağ ve saire suretinde iddihar olunan fıtrî rızık, hiç olmazsa yirmi günden ziyade bir şey yemeden yaşatır, hayatını idame eder. Demek yirmi otuz günden evvel ve bedende müddehar olan fıtrî rızkı bitmeden zâhiren açlıktan vefat edenler rızıksızlıktan değil, belki sû-i itiyattan ve terk-i âdetten neş'et eden bir hastalıktan vefat ederler."

"İkinci kısım rızık: İtiyat, israf ve sû-i istimâlat ile tiryaki olup zaruret hükmüne geçen mecazî ve sun'î rızıktır. Bu kısım ise taahhüd-ü Rabbânî altında değil, belki ihsana tâbidir. Kâh verir, kâh vermez."

"Bu ikinci rızıkta, bahtiyar odur ki, medar-ı saadet ve lezzet olan iktisat ve kanaatle sa'y-i helâli, bir nevi ibadet ve rızık için bir fiilî dua bilerek müteşekkirâne ve minnettârâne o ihsanı kabul edip hayatını saadetkârâne geçirir. Ve bedbaht odur ki, medar-ı şekavet ve hasâret ve elem olan israf ve hırs ile sa'y-i helâli bırakarak, her kapıya başvurup, tembelkârâne ve zâlimâne ve müştekiyâne hayatını geçirir, belki öldürür."(1)

Nasıl elektronik eşyaların fabrika ayarları varsa, insan fıtratının da İlâhî ayarları ve programları vardır. Nasıl elektronik cihazların en ideal ayarları fabrika ayarları ise, insan fıtratının da en ideal ayarları ve programları İlâhî ayarlardır. İnsan kendi su-i ihtiyarıyla bu İlâhî ayarları ve programları bozup değiştirse, fıtrîlik gider, birçok özelliği işlemez bir hâle gelir; ondan sonra da kötü ve yanlış neticelere gider.

Mesela, insan midesinin İlâhî ayarı kırk gün aç kalmaya dayanaklı ve müsaittir. Ama insan çok yeme alışkanlığı ile bu ayarı bozup, sonra da yirmi gün aç kalsa ölmeye mahkûmdur. Bu ölüme sebep rızkın kesilmesi değil, insanın iradesini kötüye kullanmasıdır. Öyle ise Allah’ın rızık noktasındaki teminatı fıtri olan ahval içindir. Midesini çok yemeye alıştıranlar bu garantinin dışındadırlar. Bu şekilde ölenler açlıktan ve rızıksızlıktan değil, çok yeme âdetinin terkinden ölüyorlar. Nasıl ki, askerlerin rızkı ve tayinatı devletin garantisi altında ise, insanın dünya kışlasındaki rızkı ve tayinatı da Allah’ın teminatı altındadır.

"Yerde yürüyen hiçbir canlı hariç kalmamak üzere, rızıkları Allah'ın üstünedir..." (Hud Suresi, 11/6)

"Nice canlı mahlûkat vardır ki, rızkını kendisi taşımıyor. Onu da sizi de Allah rızıklandırıyor. O hakkıyla işiten, kemaliyle bilendir."(Ankebut Suresi, 29/60)

Bu ayetlerden de açıkça anlaşıldığı gibi, bütün canlıları ömürleri boyunca rızıklandıran Allah'tır. Yaşadıkları sürece de rızıklarını verir, yani rızık, Allah'ın taahhüdü altındadır.

Evet, sonsuz rahmet sahibi olan Cenab-ı Hak, yeryüzünü bir sofra yapmış, mütenevvi sayısız nimetlerini sermiş ve bütün canlıları da bu ziyafete davet etmiştir. Bu ziyafetten, gözle görülemeyecek kadar küçük olan mikroplar da, tonlarca ağırlıkta olan balinalar da istifade etmektedirler. Biyoloji ilminin tespit edebildiği kadarıyla, yeryüzünde üç milyondan fazla bitki ve hayvan türü bulunuyor. Her bir türün de sonsuz denecek kadar çok sayıda fertleri var. Her bir türün midesi farklı, hisleri ve zevk aldığı besinleri farklı olduğu gibi, sofrası da farklıdır. Cenab-ı Hak bu kadar canlıyı her gün mükemmel olarak doyurmaktadır.

Bütün canlıların rızkının Allah tarafından verildiğinin en güzel misali, acizlerin çok daha mükemmel beslenmesidir. Mesela, anne karnındaki bir çocuk kuvvetten tamamen mahrumdur, fakat göbek vasıtasıyla en güzel bir şekilde beslenir. Dünyaya gözlerini açınca, birazcık kuvvet kazanır ve o kapı kapanır. Bu defa da ağız yoluyla, memeler musluğundan çıkan saf ve gıdalı bir sütle beslenir. Bebeğin yaşaması için gerekli olan yağlar, proteinler, karbonhidratlar gibi bütün gıdaları ihtiva eden bu sütte sadece demir ve bakır bulunmaz. Bu elementler de bütün canlıların rızkına kefil olan Allah tarafından, yavru daha anne karnında iken onun vücudunda depolanır ve altı ay kadar devam eder.

İnsan vücuduna alınan gıdaların bir kısmı glikojen ve yağ halinde depolanır. Bu depolar açlık durumunda harcanır. Depolardaki gıdalar, insanın oldukça uzun bir süre yaşamasını sağlar.

(1) bk. Şualar, Yedinci Şua.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.123
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

seyyidenurefşan

Peki afrika için nasıl düşünmeliyiz.orda ölen insanlar açlıkla mücadele ediyor ve çoğu ölüyor...
 

Değerli Kardeşimiz;
Afrika'da ölenlerin durumu için tıklayınız
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editör

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...