Üstad Hazretleri On Altıncı Söz'e Yâsin sûresinin son ayetleri ile başlıyor. Söz konusu ayetlerle bu Söz arasındaki alakayı açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Yâsin sûresinin son ayetlerinin mealleri şöyledir:
"Bir şeyi dilediği zaman, onun emri o şeye ancak 'Ol!' demektir. O da hemen oluverir."
"Her şeyin hükümranlığı elinde olan Allah’ın şanı yücedir! Siz yalnız ona döndürüleceksiniz." (Yâsin, 36/82-83)
Birinci âyet-i kerîme, Allah’ın dilediği şeyin onun sonsuz kudretiyle hemen meydana getirildiğini ifade etmektedir. Âyette geçen "Ol!" emri konusunda Yedinci Söz’le alakalı bir sualin cevabında geniş izahat yapılmıştır. Burada konuya kısaca temas etmekle iktifa edeceğiz.
Yaratılacak bir şey vücuda gelmeden önce de Allah’ın ilminde mevcuttur. Yaratıldığında, Üstad'ın ifadesiyle, “daire-i ilimden daire-i kudrete” geçmiş olur. Yani, eşya mutlak manada bir yokluktan gelmemektedir. İlimdeki bu varlıklar, ilâhî iradenin tahakkuk etmesiyle birlikte, Allah’ın sonsuz kudretiyle külfetsiz olarak, gayet kolay vücuda gelirler.
Şu var ki, eşyanın yaratılışı ya ibda iledir, yani bir anda yaratılırlar, -melekler ve ruhlar gibi- yahut inşa iledir, yani tedrici olarak safha safha yaratılırlar.
İnşa ile yaratmanın da her bir safhasında eşya yine “Ol!” emriyle meydana gelir. Suyun ve toprağın bitki olması “Ol!” emriyle tahakkuk ettiği gibi, o bitkiyi yiyen bir canlının vücudunda otun kan olması, hücre olması, süt olması da yine “Ol!” emriyledir. Yani, bu mu’cize icraatlar kendi kendine olamazlar, onları sebepler de meydana getiremezler.
İkinci âyet-i kerîmede, Allah’ın noksan sıfatlardan münezzeh olduğu nazara veriliyor. Onun yaratmasıyla var olduğumuz gibi, onun ölüm kanunuyla bu dünyadan göçecek ve yine onun diriltmesiyle mahşere çıkıp huzurunda hesap vereceğiz.
Burada, noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah hakkında bu gibi suallerin bir itiraz havası içinde sorulmaması icab ettiğine de bir işaret vardır. Bu gibi konular, bu Söz’de olduğu gibi, bir marifet dersi olarak müzakere edilebilirler. Bunda da büyük hayır ve sevap vardır.
“Ol!” emri hakkında Nur Külliyatı'nda birçok açıklamalara yer verilmiştir. Bunlardan birisini aşağıda takdim ediyoruz:
"Yani hiçbir şey ona ağır gelemez. Daire-i imkânda ne kadar eşya var; o eşyaya gayet kolay vücut giydirebilir.Ve o derece ona kolay ve rahattır ki, اِنَّماَ اَمْرُهُ اِذاَ اَراَدَ شَيْئًا...الخ sırrıyla, güya yalnız emreder, yapılır."
"Nasıl ki gayet mahir bir san’atkâr, ziyade kolay bir tarzda, elini işe dokundurur dokundurmaz, makine gibi işler. Ve o sürat ve mahareti ifade için denilir ki, o iş ve sanat ona o kadar musahhardır ki, güya emriyle, dokunmasıyla işler oluyor, sanatlar vücuda geliyor." "
Öyle de Kadîr-i Zülcelâl'in kudretine karşı, eşyanın nihayet derecede musahhariyet ve itaatine ve o kudretin nihayet derecede külfetsiz ve suhuletle iş gördüğüne işareten اِنَّماَ اَمْرُهُ اِذاَ اَراَدَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ ferman eder."(1)
1) bk. Mektûbat, Yirminci Mektup, İkinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü