Üstad Hazretlerinin İbnü't-Teymiye ve İbnü'l-Kayyım-ı Cevzi hakkındaki görüşleri nelerdir?

Üstad Hazretlerinin İbnü't-Teymiye ve İbnü'l-Kayyım-ı Cevzi hakkındaki görüşleri nelerdir?
Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Risale-i Nur'da İbn-i Teymiye ve talebesi hakkında geçen yerleri verip, bu hususta nasıl hareket etmemize dair düsturları tespit edelim.

"Üçüncü esas: Vehhâbilerin azîm imamlarından ve acîp dehâları taşıyan meşhur İbni Teymiye ve İbni Kayyıme'l-Cevzî gibi zatlar Muhyiddin-i Arabî (k.s.) gibi azîm evliyâya karşı fazla hücum ettikleri ve güya mezheb-i Ehl-i Sünneti Şîalara karşı Hazret-i Ebû Bekir'in (r.a.) Hazret-i Ali'den (r.a.) efdâliyetini müdafaa ediyorum diyerek, Hazret-i Ali'nin (r.a) kıymetini çok düşürüyorlar. Hârika faziletlerini âdileştiriyorlar. Muhyiddin-i Arabî (k.s.) gibi çok evliyâyı inkâr ve tekfir ediyorlar."

"Hem, Vehhâbiler kendilerini Ahmed İbni Hanbel mezhebinde saydıkları için, Ahmed İbni Hanbel Hazretleri bir milyon hadisin hâfızı ve râvîsi ve şiddetli olan Hanbelî mezhebinin reisi ve halk-ı Kur'ân meselesinde cihanpesendâne salâbet ve metânet sahibi bir zat olduğundan, onun bir derece zâhirî ve mutaassıbâne ve Alevîlere muhâlefetkârâne mezhebinden din nâmına istifade edip, bir kısım evliyânın türbelerini tahrip ediyorlar ve kendilerini haklı zannediyorlar. Halbuki, bir dirhem hakları varsa, bazan on dirhem ilâve ediyorlar."(1)

"İşte şimdi gizli münafıklar, Vehhâbîlik damarıyla en ziyade İslâmiyeti ve hakikat-i Kur'âniyeyi muhafazaya memur ve mükellef olan bir kısım hocaları elde edip, ehl-i hakikati Alevîlikle itham etmekle birbiri aleyhinde istimal ederek dehşetli bir darbeyi İslâmiyete vurmaya çalışanlar meydanda geziyorlar. Sen de bir parçasını mektubunda yazıyorsun. Hattâ sen de biliyorsun; benim ve Risale-i Nur'un aleyhinde istimal edilen en tesirli vasıtayı hocalardan bulmuşlar."

"Şimdi Haremeyn-i Şerîfeyne hükmeden Vehhâbîler ve meşhur, dehşetli dâhîlerden İbnü't-Teymiye ve İbnü'l-Kayyim-i Cevzî'nin pek acip ve cazibedar eserleri İstanbul'da çoktan beri hocaların eline geçmesiyle, hususan evliyalar aleyhinde ve bir derece bid'alara müsaadekâr meşreplerini kendilerine perde yapmak isteyen, bid'alara bulaşmış bir kısım hocalar, sizin, muhabbet-i Âl-i Beytten gelen ve şimdi izharı lâzım olmayan içtihadınızı vesile ederek hem sana, hem Nur şakirtlerine darbe vurabilirler. Madem zemmetmemek ve tekfir etmemekte bir emr-i şer'î yok, fakat zemde ve tekfirde hükm-ü şer'î var. Zem ve tekfir, eğer haksız olsa, büyük zararı var; eğer haklı ise, hiç hayır ve sevap yok. Çünkü tekfire ve zemme müstehak hadsizdir. Fakat zemmetmemek, tekfir etmemekte hiçbir hükm-ü şer'î yok, hiç zararı da yok."

"İşte bu hakikat içindir ki, ehl-i hakikat, başta Eimme-i Erbaa ve Ehl-i Beytin Eimme-i İsnâ Aşer olarak Ehl-i Sünnet, mezkûr hakikate müstenid olan kanun-u kudsiyeyi kendilerine rehber edip, İslâmlar içinde o eski zaman fitnelerinden medar-ı bahis ve münakaşa etmeyi caiz görmemişler, menfaatsiz, zararı var demişler."(2)

Bizim ölçümüz ve mihengimiz Ehl-i sünnet vel cemaattir. Bu ölçü ve mihenge uymayan bütün görüşleri reddederiz. İbn-i Teymiye’nin Ehl-i sünnete uymayan birçok görüşleri vardır. Bu görüşleri kabul etmek doğru olmaz. Ama bütünü ile de inkâr ve tekfir caiz değildir. Zira ne kadar ifrat ve yanlış görüşleri olsa da İslam dairesi içindedir. İslam dairesi içinde olan bir âlimi de bütünü ile inkâr ve reddetmek yanlış olur.

Günümüzde bu İbni Teymiye ve İbni Kayyıme'l-Cevziyye gibi âlimlerin tesirinde kalan ve onun ifrat görüşleri ile hareket eden düşünce cereyanları da vardır. Bunların başında Vehhabilik fikri gelir ki, bunların en ziyade öne çıkardıkları fikirler, tasavvuf mesleğini bütünü ile inkâr ve tevessülü, yani makbul zatları vesile ederek dua etmeyi şirk saymalarıdır. Bunun dışında Kur'an ve sünnet içinde geçen müteşabih olan ayet ve hadisleri, teşbih (Allah’ı mahlûkata benzetme) ve tecsime (Allah’ı cisimleştirme), dair yorum yapmaları çok tehlikeli bir durumdur. Ayrıca mezhep ve meşrepleri inkâr gibi ifrat ve yanlış fikirleri de mevcuttur.

İbnü'l-Kayyım el Cevziyye, Şam'da, İbn-i Teymiyye’nin yetiştirdiği din âlimlerindendir. İsmi, Muhammed bin Ebi Bekr olup, künyesi Ebu Abdullah, lakabı ise Şemseddin’dir. Şam’da Cevziyye Medresesi kayyımının oğlu olduğu için, İbn-i Kayyım el Cevziyye diye şöhret bulmuştur. 1292 (H.691)’de Şam’da doğdu. 1350 (H.751) de orada vefat etti. Kasiyun dağının eteğine defnedildi. Küçüklükten itibaren ilim tahsiline başlayan İbn-i Kayyım-i Cevziyye, 1312’den 1327’ye kadar İbn-i Teymiyye’den çeşitli ilimleri tahsil etti. Hanbeli fıkhında yüksek dereceye ulaştı. Çok kitap yazdı. Felsefeciler, Hristiyan ve Yahudilerle mücadele etti. Birçok kere hacca gitti. Edebi tarzını benimsediği hocasının, her yönüyle, sadık bir talebesi oldu.

İbn-i Kayyim-i Cevziyye hocası İbn-i Teymiyye gibi bazı noktalarda ehlisünnete muhalefet etmiştir. Fıkıh ve akaid sahalarında bazı usul farklılıklarından dolayı, farklı ve yanlış neticelere varmıştır.

Ehl-i Sünnete muhalefet ettiği hususları madde madde sıralayalım:

1. Ehl-i sünnet âlimlerince en çok tenkit edildiği husus, teşbih ve tecsime ( Allah’ı insanlara benzetme ve mekan verme) gibi fikirleridir. Meselâ; “Allah arşa istiva etti”, ayetini zahiri üzerine anlayıp tevil yolunu da bid’at olarak kabul etmiştir.

2. En meşhur olan hatalı görüşü ise; tasavvuf ve tarikat mesleklerini bid’at sınıfına dâhil edip, Muhyiddin-i Arabi Hazretlerini tekfir etmesidir.

3. Tevessülü, yani Allah’a vesile edilerek yapılan duaları, şirk saymıştır. Meselâ; “Allah Resulü (asm)'in hürmetine beni affet”, sözü, kendisine ve hocasına göre şirktir.

4. Allah Resulü (asm) ve büyük zatların şefaat hakkını kabul etmezler.

5. Fıkıhta Ehl-i sünnetin kaidesi olan, haram yolla kendini sarhoş eden, yaptıklarından mes’uldür, hükmü yerine, sarhoş tasarrufunda mazurdur ve hükümleri de geçersiz diye iddia edip ehlisünnet yolundan ayrılıyor.

6. Evliyalara ve onların türbelerine karşı hürmetsiz fikirleridir. Hatta Peygamber Efendimizin kabr-i şerifine puthane, onu ziyaret eden hacılara putperest diyecek kadar ileri gitmiştir. Yalnız bizim ehlisünnet içinde bazı avam insanların aşırı gidip, evliya ve türbelerine karşı şirke varacak kadar tavırları da bu fikirde etkili olmuştur.

7. Mezhepler konusunda çok aşırı gidip, İmam Ahmed bin Hanbel dışındaki bütün hak mezheplere soğuk bakıyor. Bilhassa reyci olan Hanefi Mezhebine biraz daha mesafeli duruyor.

Bu zatların aşırı ve sivri fikirleri, daha sonra zuhur eden Vehhabilik cereyanına ilham kaynağı olmuştur. Bir nevi onlara kapı açmışlardır. Onlar da bu fikirler çerçevesinde radikal ve ilimden mahrum bir tarz ile şiddet ve teröre meyilli bir yapılanma içine girmişlerdir.

Tarihte Hariciler, Vehhabiler şimdi de El-Kaide militanları aynı fikirlerin yolcularıdır. Tarihte ve şimdi en çok kan döken ve masum katleden mezhep bu üç mezheptir. Hariciler, Hazret- Ali Efendimizi (ra) de şehid etmişlerdir. Osmanlıyı da arkadan vuran Vehhabilik cereyanıdır. İbn-i Haldun bu cereyanlara bedevi hareketi diyor. Sosyolojik olarak medeniyet ve bedeviyet çatışması nazarı ile bakıyor. İbn-i Kayyim-i Cevziyye hocası İbn-i Teymiyye'nin çok ifrat fikirlerini de reddetmiştir. Bu hususta hocasından daha halim ve selim bir fıtrata sahiptir. Hocası ile Şiilikte aşırı giden gruplara karşı da çok çetin çatışmalara katılmış, çok sapık Şia hareketlerini de ortadan kaldırmışlardır.

Ek bilgiler için tıklayınız:
- İbni Teymiye'nin tasavvufa bakışı nasıldır?
- İbn Teymiyye’nin Maturidiler ve İmam Maturidi hakkındaki görüşleri nelerdir?
- İbn Teymiyye, Allah'ın arşa istivası konusunda Mücessime görüşüne mi yaklaşmıştır?

Dipnotlar:

(1) bk. Mektubat, Yirmi Sekizinci Mektup, Altıncı Risâle.
(2) bk. Emirdağ Lâhikası-I, 152. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 39.257
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...