Üstad meşrutiyeti desteklerken, Abdülhamit neden karşı çıkmış? Aynı safta olmaları gerekmez miydi? Üstadımız Abdülhamit hakkında kötü söz sarf etmiş mi, ona kızmış mı, onu sevmiyor mu?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Öncelikle şunu ifade edelim, Üstadımızın Abdulhamid Han’ı sevmediği büyük bir iftira ve yalandır. Kızma ifadesi de yanlıştır. Üstadımız bir münevver ve bir âlim olarak, o dönemin iktidarına bazı eleştiriler getirmiş ve bazı tavsiyelerde bulunmuştur. Her eleştiri veya tavsiye nefret ve kin manasına gelmez, bilakis ona yol gösterme, ona hayır ve iyiliği nasihat etme manasını taşır. Tenkid ya şefkatten ya nefretten gelir. Üstad gibi ism-i Rahime mazhar ve ehl-i küfre bile merhametle yaklaşıp imanını kurtarmaya çalışan bir kişinin, şefkatli Padişah ve halife-i Peygamber dediği Sultan Abdulhamid Han’ı menfi manada tenkit etmesi elbette düşünülemez.

Mesela Üstadımızın şu ifadesi buna güzel bir misaldir:

"İşte mahiyet-i istibdadın timsali budur. Zîra, sabıkta, Padişah kendi yerinde mahpus gibi oturuyordu, bîçare milletin halini anlamıyordu, yahut zaaf-ı kalb ve kuvvet-i vehim ile anlamak istemiyordu, yahut mütehevvisane ve mütekeyyifane ve mütekalkıl olan tabiatı, anlattırmaya müsait değildi. İşte hükümetteki istibdada, her şeydeki istibdadı kıyas ediniz. Hatta, taklidi tevlid eden ilmin istibdadı dahi böyledir."(1)

Konu bütünlüğüne dikkat ettiğimizde Üstad Hazretleri Abdulhamit Han Hazretlerinin şahsını değil, onun içinde ve temsilcisi bulunduğu istibdat rejiminin çirkin ve noksanlıklarını tasvir ediyor. Bütün istibdat rejimlerinin tabiatında ve yapısında heva ve keyfilik esastır. Bu rejimin başında şahsiyet olarak iyi birisinin olması bu gerçeği değiştirmiyor.

Konunun başındaki şu sual, maksat ve hedeftekinin Abdulhamid Han Hazretlerinin şahsiyeti değil, istibdat rejiminin tabiatı olduğunu ifade etmektedir:

"Sual: İstibdadın çirkinliğine, meşrûtiyetin bu derece iyiliğine delilin nedir?"(2)

Hâdiseleri değerlendirirken, cereyan ettiği mekân ve zaman şartlarını da iyi tahlil etmek gerekir. Abdülhamid Han bir padişahtır ve kökü altı yüz yıllık olan âli bir devletin temsilcisidir. Üstelik Osmanlı devleti çok zor bir dönem geçirmektedir. Elbette bu ağır şartlar içinde Abdülhamid Han’ın konumunu, içinde bulundu vaziyeti göz önüne almadan, "Neden meşrutiyeti tam manası ile savunmamıştır?" denilemez.

Üstad Hazretleri hem büyük bir mütefekkir hem asrın müceddidi hem de halkla içiçe olduğu için, meseleleri çok bariz ve çok ihatalı görebiliyordu. Üstad Hazretleri sadece o zamanın değil, ta elli ve yüz sene sonra meydana gelecek hâdiseleri sezebiliyor ve ona göre reçeteler sunuyordu.

Abdülhamid Han çok iyi bir Müslüman ve çok iyi bir padişah olabilir, ama ilim ve tefekkür noktasında Üstad Hazretleri kadar ileri ve keskin değildir. Çünkü Sultan Abdulhamid siyaseten meseleleri değerlendirirken, Bediüzzaman dini ve içtimai olarak ele almaktadır. Zaten zaman da meşrutiyet hususunda Üstadı haklı çıkardı. Zaten Avrupa da asırlarca krallıklarla idare edildiği halde, krallıklarını daha sonraları bir meclis bünyesinde Meşrutiyetle muhafaza ettiler-

Hem iki makbul şahsın, her meselede ittifak etmesi şart ve mümkün değildir. Bazı meselelerde farklı düşünüp, farklı metotları savunabilirler. Nitekim Cemel Vak'ası'nda iki makbul taraf kılıç kılıca gelmişlerdir. Bu gibi ihtilaflar ve farklı fikirler, hatta yanılmalar kişilerin kıymetini düşürmez.

Netice olarak; Üstad Hazretleri ile cennetmekân Abdülhamid Han arasında şahsi bir husumet veya mücadele söz konusu olmamıştır. Said Nursi Hazretleri, Osmanlının yenilenip hasta halinden kurtulması için çareler üretip idareye teklif etmiştir.

Maalesef o zamanın Osmanlı bürokrasisi Said Nursi Hazretlerini anlamadığı için, onu bir takım siyasi oyunlarla tımarhaneye atmışlardır. Üstadı tımarhaneye attıranlar Osmanlının köhne bürokrat zihniyetidir, aynı zihniyet Abdulhamid Han’ı da tahtan indirmişlerdir. Üstad Hazretleri daima Abdülhamid‘i takdir ve tahsin etmiştir.

Geniş bilgi için tıklayınız.

Dipnotlar:

(1) bk. Münazarat, Sualler ve Cevaplar.

(2) bk. age.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 9.550
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

sevkefza
Allah (C.C.) razi olsun bunun böyle oldugunu bende tahmin ediyordum,ama mukni bir aciklama getiremiyordum.Bugünlerde bazi kendini bilmezler II.Abdulhamid i sevmede o kadar ileri gidiyorlar ki,maaleef Üstada bile laf uzatabiliyorlar,gerekcesi ise Abdulhamidi yandaslarinin anlayamamasi,evet bu dogru ama bu Üstadin hatali oldugu manasina gelmez.Nitekim üstadimizi da yandaslari anlayamadilar.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
gokselbeydag@gm...

Mesrutiyeti Abdulhamid hanin kabul etmedigi dogru degildir. Abdulhamide gore zamani degil uygun degil

Çunku mesrutiyet gelirse  şuraya dahil olacaklar ya ermeni ya yahudi ya rum ya avrupanin ozentileri yada hainlerin çoğunlukta  oldugunu gormus ve bu sartlarda devleti ayakta tutmaya calismistir. Asil mesele muslumanlarin neden yonetimde cogunluk olamadıgıdır. Veya avrupanin her koldan  saldirilarina cevap verememesindendir

Saygilarimla

 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...