Üstad'ın Cumhuriyet döneminde Nakşi tarikatıyla herhangi bir etkileşimi olmuş mudur? O dönemde dini korumak için...
Değerli Kardeşimiz;
Üstad Hazretleri Cumhuriyet döneminde bütün mesaisini Risale-i Nur'a, dolayısı ile de iman hizmetine teksif etmiştir. İman hizmetini de herhangi bir tarikat meşrebi ile değil, kendi teşekkül ettirdiği sahabe mesleği ile yapmıştır.
Üstad Hazretleri bu hususa şu şekilde işaret ediyor:
"Çünkü, ehl-i velâyetin amel ve ibadet ve sülûk ve riyazetle gördüğü hakikatler ve perdeler arkasında müşahede ettikleri hakaik-i imaniye, aynen onlar gibi, Risale-i Nur, ibadet yerinde, ilim içinde hakikate bir yol açmış; sülûk ve evrad yerinde, mantıkî burhanlarla ilmî hüccetler içinde hakikatü'l-hakaike yol açmış; ve ilm-i tasavvuf ve tarikat yerinde, doğrudan doğruya ilm-i kelâm içinde ve ilm-i akîde ve usûlü din içinde bir velâyet-i kübrâ yolunu açmış ki, bu asrın hakikat ve tarikat cereyanlarına galebe çalan felsefî dalâletlere galebe ediyor, meydandadır."(1)
Bu paragraf ışığında cevap vermeye çalışalım:
"... Risale-i Nur, ibadet yerinde, ilim içinde hakikate bir yol açmış..."
Risale-i Nurlar doğrudan iman hakikatlerini ders verdiği için hem ilim hem de ibadet mesabesindedir. Eski zamanda çok nafile ibadetler ile nefsini terbiye eden velilere bedel bu zamanda Risale-i Nurlar ile çokça meşgul olmak aynı neticeyi verdiriyor. Yani Risale-i Nurlar öyle bir ilimdirki içinde külli ibadet manası da vardır. İlim içinde ibadeti talebesine kazandırıyor.
"... sülûk ve evrad yerinde, mantıkî burhanlarla ilmî hüccetler içinde hakikatü'l-hakaike yol açmış;.."
Eski zamanda tarikatın uzun ve meşakkatli süluku ve evradı ile elde edilen manevi makam ve dereceleri, şimdi Risale-i Nurlar mantıki deliller ve ispatlarla, kısa ve az bir gayret ile verebiliyor. Yani uzlet, çile, evrat ve ezkar yerine Risale-i Nurlarla meşgul olmak, hakikatlerin hakikati olan iman hakikatlerine ulaşmaya kafidir.
"... ve ilm-i tasavvuf ve tarikat yerinde, doğrudan doğruya ilm-i kelâm içinde ve ilm-i akîde ve usûlü din içinde bir velâyet-i kübrâ yolunu açmış ki..."
Tasavvuf ilmine ve tarikat disiplinine girmeden doğrudan Risale-i Nurlar vasıtası ile kısa ve az bir zamanda velayet-i kübra makamına girmek mümkündür. Risale-i Nurlar bu yolu ilm-i kelam içinde özel ve çabuk bir yol şeklinde geliştirmiştir. Yani kelam ilmindeki ağır ve herkesin anlamakta zorlandığı felsefi delilleri yerine, Kur’an’ın daha sade ve anlaşılır tevhidi delilleri ile velayete kısa ve öz bir yol bulmuştur.
(1) bk. Emirdağ Lâhikası-I, (53. Mektup)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü