Üstad'ın Türklerle alakalı olarak “İslamın bayraktarlığını yapmışlar”, demesi, en has talebelerinin Türkler olması itibariyle Türkleri medhetmesini, izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad Hazretleri o sözleri, kendisini Kürt milliyetçiliği yapmakla suçlayan dinsiz ırkçılara karşı söylüyor. Yani makam muktezası öyle bir ifade kullanıyor. Yoksa ırkçı bir gayret ile ya da bir milletin bir millete üstünlüğü manasında söylemiyor.
Türk milletinin şeref ve haysiyeti ırkından değil, iman ve Kur’an’a olan hizmetinden dolayıdır. Dolayısı ile şerefi bahşeden İslam dinidir. Kim İslam dinine hizmet ederse, o şeref ve haysiyet ile vasıflanır. Bunun ırkı, dili, örfü olmaz. Mesela; günün birinde Alman milleti İslam’ı kucaklar ve onun yayılması için gayret ve himmet gösterirse, o zaman şerefli ve haysiyetli Alman milleti olur.
Bir de şu hakikat hep göz ardı ediliyor; Türk milleti ile Kürt milleti etle tırnak olmuş iki şerefli millettir. Geçmişte yapılan bütün iman ve Kur’an hizmetinde, Kürt milletinin de hissesi vardır. Yani "Türk milleti" tabirinde, Kürt milleti zımnî olarak vardır. Türk milleti daha çok olduğu için o isimle anılıyor. Yoksa bir ırkî kimliğin ön plana çıkarılması değildir.
Şayet bir kişi sırf iman hizmetinden dolayı övülen Türklere ya da Kürtlere karşı kalbinde menfi bir şey uyanıyorsa, -Allah muhafaza- ırkçılık hastalığına yakalandığını gösterir. Bu da iman ve ihlas ile bağdaşmaz. Üstad'ın burada Türkleri methetmesi iman gayretindendir, yoksa ırkçı bir gayretten dolayı değildir.
Üstad Hazretleri bu hakikati şöyle ifade ediyor:
İşte, ey ehl-i Kur’ân olan şu vatanın evlâtları! Altı yüz sene değil, belki Abbasîler zamanından beri, bin senedir Kur’ân-ı Hakîmin bayraktarı olarak bütün cihana karşı meydan okuyup Kur’ân’ı ilân etmişsiniz. Milliyetinizi Kur’ân’a ve İslâmiyete kal’a yaptınız. Bütün dünyayı susturdunuz, müthiş tehâcümâtı def ettiniz. Tâ فَسَوْفَ يَاْتِى اللهُ بِقَوْمٍ يُحِبُّهُمْ وَيُحِبُّونَهُ اَذِلَّةٍ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ اَعِزَّةٍ عَلَى الْكَافِرِينَ يُجَاهِدُونَ فِى سَبِيلِ اللهِ âyetine güzel bir mâsadak oldunuz. Şimdi Avrupa’nın ve frenk-meşreb münafıkların desiselerine uyup şu âyetin evvelindeki hitaba mâsadak olmaktan çekinmelisiniz ve korkmalısınız."(1)
Üstad Hazretlerinin eserleri dikkatlice incelenirse zerre kadar menfi milliyetçiliğe müsamaha ve geçit vermediği çok bariz bir şekilde görülür. Sadece belli cümleleri cımbızla çekip nazara vermek, konu bütünlüğünü nazar-ı itibara almadan hükme varmak insaf ve muhakeme ile bağdaşmaz. Risale-i Nurların birçok yerinde ırkçılık ve menfi milliyetçilik lanetlenirken, Üstad Hazretlerine ırkçılık yapıyor demek, insafsızlıktır, zulümdür.
"Efendiler! "Ben her şeyden evvel Müslümanım ve Kürdistan'da dünyaya geldim. Fakat bu Türklere hizmet ettim ve yüzde doksan dokuz menfaatli hizmetim Türklere olmuş ve en çok hayatım Türkler içinde geçmiş ve en sadık ve en halis kardeşlerim Türklerden çıkmış ve İslâmiyet ordularının en kahramanı Türkler olduğundan, meslek ve hizmet-i Kur'âniyem cihetiyle, her milletten ziyade Türkleri sevmek ve taraftar olmak kudsî hizmetimin muktezası olduğundan, bana Kürt diyen ve kendini milliyetperver gösteren adamların bini kadar Türk milletine hizmet ettiğimi, hakikî ve civanmert bin Türk gençlerini işhad edebilirim."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Üçüncü Mebhas.
(2) bk. Tarihçe-i Hayat, Eskişehir Hayatı
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü