32. Söz - On Sekizinci Bölüm
"Nasıl ki, gayet mahir bir tasvirci ve heykeltraş bir zât, gayet güzel bir çiçekle ve insan cins-i lâtifinden gayet güzel bir hasnânın suret ve heykelini yapmak istese,.." temsili devamıyla izah eder misiniz?
"Hem öyle bir tarzda tezyin ve tenvir eder ki, lütuf ve kerem mânâları onda o derece hükmediyor ki, adeta o mevcud-u müzeyyen..." Zikredilen esma-i İlahiyenin mahiyet ve hakikatlerini esas alarak genel manada izahını yapar mısınız?
"Güya her bir masnuuna ayrı ayrı, birbiri üstünde yirmi gömlek giydirmiş, yirmi perdeye sarmış; her gömlekte, her perdede ayrı ayrı esmâsını yazmış." Yirmi ifadesi çokluktan kinaye midir? Her mahlûka göre bu gömlek ve perdeler değişir mi?
"İşte, yalnız bir güzel çiçek ve hasnâ bir insan ve yalnız maddî ve zâhir suretinde bu kadar esmâyı gösterirse, acaba umum çiçekler ve bütün zîhayat ve büyük ve küllî mevcudat, ne derece ulvî ve küllî esmâyı okutuyor.” Misallerle açar mısınız?
"Hem insan ruh, kalb, akıl cihetiyle ve hayat ve letâif sahifeleriyle Hayy, Kayyûm ve Muhyî gibi ne kadar esmâ-i kudsiye-i nuraniyeyi okur ve okutturur, kıyas edebilirsin." Misaller verir misiniz?
"وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ'nin bir mânâsını bil." Mezkûr âyetin manasını zahiren biliyoruz; buradaki "manasını bilmek" nasıl olmalı?
Açıklayan: Prof. Dr. Alaaddin Başar
Program Adı: Sorularla Sözler