"Zikir" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Zikir; anmak, hatırlamak ve yâd etmek demektir. Allah’ı hatırlatan her hâdise, her levha, her ilmî eser birer zikir vesilesi.
Zikir; bir iman nişanı, bir İslâm simgesidir. Kasıtlı propagandalarla sadece tarikata has imiş gibi gösterilmektedir.
Zikir, Kur’ân-ı Kerîm’de bizzat Kur’ân’ın bir ismi olarak geçiyor. Yine, ibadetlerin en câmii olan namaza da zikir deniliyor.
Bu kelime söylenir söylenmez hemen Allah’ı zikretme mânası ruhlarda canlanır.
Namaz kılan bir mü’min Allah’ı anmakta, zikretmektedir.
Lisanen zikir namazdadır, kıraat sûretiyle. Kalben zikir namazdadır; tefekkür, haşyet, ümit, muhabbet sûretiyle.
İnsan, beden ve ruhtan ibaret olduğu gibi, âlem de şehadet ve gaybdan ibaret. İnsanın maddesi bu âlemin maddesinden süzüldüğü için, bedenen yaptığı zikir de kâinatın zikrini temsil eder. Tefekkür ise, melekler âleminin ve bütün ruhaniyatın zikrini temsil ediyor.
Mü’minin zikri namaza mahsus değildir. Mukaddes kelimeleri nerede ve ne zaman söylerse söylesin insan zikirdedir.
Caddede yürürken, haram nazardan sakındığı müddetçe insan zikirdedir.
Ticaretinde, ölçüyü sağlam tuttukça insan zikirdedir.
Kur’ân mü’minin her konuda tek rehberidir. Gündüzünü de, gecesini de O’na göre tanzim eder. Böylece aralıksız zikretmiş olur.
Allah Resulünü (asm.) hatırlamak, insanı Allah’ı anmaya götürdüğünden, bir mü’min Resulûllah’ın (asm.) hangi sünnetini işlerse işlesin, o an zikirdedir.
"Haberiniz olsun; kalbler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.” (Ra’d Suresi, 13/28) âyet-i kerimesi bize bu dersi vermektedir.
Göz görmekle, kulak işitmekle, dil tatmakla, ayak yürümekle, el tutmakla, mide hazmetmekler tatmin olduğu gibi, kalp de ancak iman, marifet ve zikirle tatmin olur.
Diğer mahlûklar bu kâinatın maddesine muhtaçtırlar; kalp ise, bu âlemin sahibini tanımaya, bilmeye, O’na iman ve itaat etmeye muhtaçtır. Bunu anlamayan ve kalplerinin gıdasını ihmal eden insanlarda, bu ihmalin peşin cezası olarak, huzursuzluk, sıkıntı, tatminsizlik, korku, endişe gibi hastalıklar vuku bulur.
Midenin açlığını elbisenin güzelliği yahut gömleğin kalitesi gideremez. O ancak rızıkla tatmin olur. Kalbin boşluğunu da hiçbir dünyevî rütbe, hiçbir içtimaî makam, hiçbir beşerî teveccüh ve hiçbir fâni şey doyuramaz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü