"Ahmed" isminin daha çok ubudiyeti, velayeti ile alakadar olduğu, mucize de velayeti ile daha çok alakadar olduğu için "Mucizat-i Ahmediye" denilmiş, diye açıklanmış. Mucize, nübüvveti ile daha çok alakadar olmaz mı?
Değerli Kardeşimiz;
Zât-ı Muhammediye unvanı Peygamber Efendimiz (asm)'in nübüvvetini temsil ediyor. Nübüvvet ise Allah ile Peygamber Efendimiz (asm) arasında perdesiz ve en üst seviyeden bir konuşmadır. Bunun vesikası ise mu’cizelerdir.
Zât-ı Ahmediye unvanı Peygamber Efendimiz (asm)'in manevî velayetini temsil ediyor. Yani Allah katındaki velayetinin bir unvanıdır. Nübüvvetten çok, velayete bakıyor. Nitekim Peygamber Efendimiz (asm)'in velayeti nübüvvetine bir mebde yani başlangıç hükmündedir. Bu gibi ifade ve unvanlar alelade kullanılmıyor; bazı hakikatlere karine ve delalet oluyorlar.
Öncelikle şunu ifade edelim: Peygamber Efendimiz (a.s.m.) miraca giderken de peygamber idi. Şu var ki, Peygamber Efendimiz (asm.)'in mi’raca gidişi (veya yükselişi) velayet cihetiyledir. Yani Peygamberimiz mi’raca kul olarak, kulluk sıfatıyla ve bütün mü’minleri temsilen çıkmıştır.
Mi’rac, Üstadımız'ın ifadesiyle, “Zat-ı Ahmediyenin (a.s.m.) meratib-i kemalatta seyr-i süluku”dur.
Cenâb-ı Hak, o en sevgili kulunu rü’yetine mazhar kılmakla şereflendirmek dilediğinde, onu mi’rac mu’cizesiyle bir terakki ve tekemmül yolculuğuna çıkardı. Burada Cenâb-ı Hakk’ı bir makamda görmek medar- bahs değil, bütün mekânları ve makamları geride bırakan ulvî bir mertebede O’nunla görüşmek söz konusudur.
Peygamber Efendimizin (asm) velayeti ile nübüvveti iç içe geçtiği için, ondan sâdır olan her harikulade hâdiseye mu’cize demekte bir mahsur yoktur. Yani "Mucizat-ı Ahmediye" tabirine yanlış diyemeyiz.
Peygamber Efendimiz (asm) doğumunda ve doğumundan önceki dönemlerde bile mu’cizeye mazhar olmuş bir peygamberdir. Halbuki bi’setten evvel Peygamber Efendimiz (asm) veli idi.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü