Barla Lâhikası'nda "Risale-i Nur ve Mektubâtü'n-Nur" ifadesinde neden “ve” bağlacı kullanılıp ayrı kitaplarmış gibi bahsediliyor?
Değerli Kardeşimiz;
Risale-i Nurlarda ifade edilen kelimeler, gelişigüzel ifadeler ve tabirler değildir. Bizler Risale-i Nurların, bir ilham, sünuhat ve ihtarat kabilinden yazdırıldığını kabul ettiğimizden dolayı, her cümlesi ve her kelimesi bizim için çok farklı ve hikmetli mânalar ifade eder. Bu sebepten dolayı Üstadımız; "Risale-i Nurları gazete gibi okumayınız" diye tavsiyede bulunmaktadır. Zira kendileri dahi yazdırılmış olan Risale-i Nurları onlarca belki yüzlerce defa okumuştur.
Şimdi bu muhteva ve yaklaşım açısından suale cevap vermek istersek şunları söyleyebiliriz:
"Risale" menşei itibariyle gönderilmiş manasını ifade eder.
Mahiyeti itibariyle baktığımızda ise, "sanatı ve ilmi hakikatleri ifade eden ve mahiyetinde bulunduran ilmî ve edebî yazılara ve kitapçıklara" risale denmektedir.
Bu açıdan bakarsak Risale-i Nur külliyatı; imanî ve İslamî hakikatleri insanlığa bildirmek, asrın idrakine Kur’anî hakikatleri ders vermek maksadıyla Muazzez Üstadımıza Cenab-ı Hak tarafından ilhamen yazdırılan eserler ve hakikatler manasına gelir. Bu hakikatler taraf-ı İlahiden intikal ettiğinden dolayı, menbaı ve kaynağı açısından baktık mı Risale ismini ve unvanını taşır. Risale-i Nurların ekserisi bu mamada Üstadımıza vakitli ve vakitsiz olarak ani ve def’î bir surette fevkalade şartlarda sünuhat kabilinden mana olarak verilmiştir. Muazzez Üstadımız bu mana ve hakikatleri yanındakilere bir şekilde yazdırıvermiştir. Bu noktada Üstadımızın hiçbir dahli ve iştiraki yoktur. Tamamen ihtarat ve ilhamat nev’inden manen irsal edilmiş, yani gönderilmiş hakikatler manzumesidir.
Mektubatu'n-Nur mevzuuna gelirsek; yukarıda zikrettiğimiz mana ve muhteva ile risale adına layık bir şekilde gönderilmiş olan bu hakikatler, Muazzez Üstadımızda mektup mana ve muhtevasına dönebilir.
Çünkü mektup muhabere maksadı için yazılar ve eserlerdir. Dolayısıyla menbaına ve me’hazına bakarsak risale mahiyetini taşıyan bu hakikatler Üstadımıza intikal ettiğinde mektup muhtevasına dönüşür. Zira İslamî ve imanî hakikatleri bildirmek mana ve muhtevası, mektuptur. Bu nokta-i nazardan bu eserlere bir cihette "Risaletü'n-Nur", bir cihette de "Mektubatu'n-Nur" denilmiştir.
Ayrıca, Risalelerin imanî ve İslamî hakikatlere bakan ciheti, "Risale-i Nur" olarak vasıflanırken, Üstadımızın ve ağabeylerimizin birbirlerine müdavele-i efkâr ve hizmet düsturlarını ihtiva eden mektubları da "Mektubatu'n-Nur" olarak vasıflandırılabilir. Evet, Risale-i Nur eserlerinin içerisinde muhterem ağabeylerimizle Muazzez Üstadımız arasında gerek hizmetlerle ve gerekse de hakikatlerin zuhuru ile alakalı müdavele-i efkâr, sualler ve yazılar cereyan etmiştir. Üstadımız bu gibi yazılara veya suallere ehemmiyet verdiğinden, onları ve cevaplarını Risale-i Nur muhtevası içerisine almış ve o şekilde değerlendirmiştir. İşte bu bilgilendirme ve malumatlandırma nam-ı hesabına bütün yazışmalar ve müdavele-i efkâr da "Mektubat" ismi ve unvanı altında mülahaza edilebilir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü