"Bedevî Ekrad aşâiri perdesi arkasında, bu zamanın medenî perdesini kendilerine maske yapan ve vatanperverlik perdesi altında dinsiz ve hakikî bedevî ve hakikî mürteci..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Evvelâ: Hürriyetin üçüncü senesinde aşâirler arasında meşrutiyet-i meşruayı aşâire tam bildirmek ve kabul ettirmek için Ertuş aşâiri içinde hususan Küdan ve Mamhuran'a verdiği ders ve 1329'da Matbaa-i Ebüzziya'da tab edilen, kırk bir sene evvel tab edilmiş, fakat maatteessüf yirmi otuz seneden beri arıyordum, bulamamıştım. Bu defa birisi bir nüsha bulup bana göndermiş. Ben de Eski Said kafasını alıp ve Yeni Said'in sünuhatıyla dikkatle mütalâa ettim. Anladım ki, Eski Said acip bir hiss-i kablelvuku ile otuz kırk sene sonra şimdi vukua gelen vukuat-ı maddiye ve mâneviyeyi hissetmiş. Ve bedevî Ekrad aşâiri perdesi arkasında, bu zamanın medenî perdesini kendilerine maske yapan ve vatanperverlik perdesi altında dinsiz ve hakikî bedevî ve hakikî mürteci, yani, bu milleti, İslâmiyetten evvelki âdetlerine sevk eden hainleri görmüş gibi, onlarla konuşup başlarına vuruyor."(1)
Türk ırkçılığını müdafaa edenlerin en mühim fikirlerinden birisi; "Türklerin hakiki dininin İslam değil, İslam'dan önceki Şamanistlik dini olduğunu" iddia ve müdafaa etmeleridir.
Diğer bir iddiaları ise; vatanperverliktir. Hâlbuki bunların asıl maksadı Türklük ve vatan değil, Türkçülük perdesi altında dinsizlik ve İslam düşmanlığıdır. Bu İslam düşmanlıklarını "Türklük ve vatanperverlik" maskesi altında pazarlıyorlar.
Nitekim Ziya Gökalp ve onun takipçilerinin iktidarı ele aldıktan sonra ilk icraatları, İslam dininin bu milletin sinesinden sökülüp atılması olmuştur. Bunların zahirde en büyük iddiaları; Türklük ve vatanperverlik olmuştur, ama asıl maksatları İslam’ı imha etmektir.
Türkçülüğü teşvik edip hararetle savunanların Yahudi dönmesi Ahmet Vefik Paşa, Çerkez asıllı Ömer Seyfettin ve Leh asıllı Mustafa Celaleddin Paşa gibi kimselerin Türk olmayıp, mason ve başka milletlerden olmaları, Müslümanları birbirine düşürmek için büyük bir oyun olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
Evet, İttihad-ı İslam’ın tahakkukunu istemeyen Batılı güçler, Türk’ten fazla Türkçü, Arap’tan fazla Arapçı kesilerek Müslümanların içine menfi milliyetçilik fikrini sokmuş ve maalesef, ırkçılık propagandalarında bir derece muvaffak da olmuşlardır. Böylece Arapları Osmanlıdan ayırdıkları gibi, dinleri, dilleri ve ırkları bir olan Araplar arasına da bölgecilik ve kabilecilik tohumlarını ekmiş, onları da parça parça etmişler ve bir araya gelmelerini engellemişlerdir.
Üstad Hazretlerinin eskiden Kürt aşiretlerine yapmış olduğu hürriyet ve cumhuriyet hitabı, aslında ileride çıkacak olan menfi milliyetçiliğe ve ırkçılık tehlikelerine hiss-i kablelvuku mahiyetindedir.
Aynı mana Kürtçülüğü savunan kanatta da geçerlidir. Onlar da Kürtçülük maskesi altında dinsizlik yapıyorlar. Kürtlerin hakiki dininin İslam değil, Zerdüştlük olduğunu iddia ediyorlar. Bugün terör örgütü ve onun siyasî kanadı, bu fikri açıktan ilan edip savunabiliyor. Zaten malum terör örgütü ve onun siyasî kanadı Marksist ve Leninist bir örgüttür. Din ve hamiyet ile hiçbir alakası ve münasebeti yoktur.
Böyle Türk ve Kürt dinsiz ırkçıların şerrinden, Allah bu milleti muhafaza buyursun. Her ikisinin de hedef ve müşterek noktası ve gayesi; İslam düşmanlığıdır. Şuurlu Müslüman Türkler ve Kürtler, bu din ve maneviyat düşmanlarına prim vermemelidirler. Türkler ve Kürtler, Türklük ve Kürtlük maskesinin altındaki dinsizlik canavarını görmeleri lazımdır.
Dünyanın neresinde bir Müslüman varsa bizim kardeşimizdir. Dili ve ırkı ne olursa olsun onu sevmemiz dinimizin emridir. Aynı vatanda yaşayan, asırlarca cihad arkadaşlığı yapan, bu vatanı beraber kurtaran ve birbirlerinden kız alıp kız vermek suretiyle aralarında akrabalık bağı teşekkül eden, âdeta et ile kemik mesabesine gelen Türkler ile Kürtlerin birbirlerini daha ziyade sevmeleri aklın ve vicdanın icabıdır.
Yoksa bu millet daha çok çileler çeker, nice masumlar ölür, nice ocaklar söner.
(1) bk. Emirdağ Lâhikası-II, 82. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü