Bediüzzaman, Risaleleri okuma konusunda neden ısrar ediyor; okumayanları şefkat tokadı ile tehdit ediyor?
- Said Nursi neden bu davadan şimdi çekilenler tokat yer şahsi okumanı terketme gibi şeyler söylüyor biz Kur'anı da okumuyoruz günlerce, aylarca tokat mı yiyoruz.
- Bu kadar kendi kitaplarını okutturma çabasının sebebi ne?
- Oysa herkesin yazdığı gibi sıradan bir tefsir olması lazım kendini övmesinin sebebi ne?
- Haşa, kutsal kitap konumuna getiriyor, okumayanları korkutuyor?
- Ölünce durmadan sevap kazanmak için iyi bir taktik. Zira birsürü tefsir kitabı mevcut...
Değerli Kardeşimiz;
Evvela: Risale-i Nur bu zamanda dinsiz felsefe karşısında imanı müdafaa ederek, insanların imanını korumaya çalışan güncel ve özel bir tefsirdir. Bu tefsirin okunması gerektiğine yapılan teşvikler de insanların imanını kurtarma ve koruma adına yapılan teşviklerdir. Yoksa bu teşvikler bir övünme ve kibirlenme değildir.
İkincisi: Said Nursi Hazretleri bu tefsiri sıcak odasında kahvesini yudumlayarak telif etmiş değildir. Yirmi sekiz yıl sürgünlerde, zindanlarda ve gözaltılarında zorluklarla ihlas ve samimiyet ile yazılmış bir tefsiri çıkarcılıkla suçlamak hem insafsız ve yüzeysel bir bakış açısıdır hem de tutarsız ve paradoksal bir bakış açısıdır. Zira çıkarcı birisinin, bu kadar meşakkati göze alarak böyle destansı bir tefsir yazması mümkün değildir.
Üçüncüsü: Şefkat tokatları iman hizmetine samimi bir şekilde gönül verip istikamet üzerine gidenlerin, bu yolda bazı sürçmelerini ve hatalarını düzeltmek için verilen şefkatli bir ikaz ve ihtardır. Yola hiç girmemiş, dünya bataklığına dalmış gafillerin hesabı, büyük mahkemeye bırakıldığı için şefkat tokadına maruz kalmıyorlar. Firavun'un ömründe bir kez baş ağrısı çekmemesi hem bir istidraç hem de İlahi bir mekirdir. Kaldı ki Bediüzzaman şefkat tokatlarını yazarken, en evvel kendisine ihmalden gelen tokatları anlatır ki, şefkat tokatlarını korkutmak için değil, bir hakikati ifade etmek için bahsedildiğine delildir.
“Kâfirler, kendilerine çok mal ve evlat vermekle, iyilik ettiğimizi mi sanıyorlar? Hayır; işin farkında değiller. Bunların nimet değil, musibet olduğunu anlayamıyorlar.” (Müminun, 23/55-56)
Dördüncüsü: Doktor bir ilacı şiddetli bir şekilde övüp teşvik ediyor ise, hasta bunun altında bir art niyet aramaz. Aksine "Demek bu ilaç benim için hayati bir öneme sahip!.." der ilacını düzenli bir şekilde kullanmaya bakar. Bu asrın manevi hekimlerinden olan Said Nursi Hazretlerinin küfür, şirk ve dinsizliğe karşı telif etmiş olduğu Risale-i Nur ilacını şiddetle övüp teşvik etmesi, manevi hastaların iyileşmesi ve yararı içindir. Bunun altında art niyet aramak insafsızlık olur.
Beşincisi: "İmanımın kurtulmasına vesile olan birisine, değil sevaplarım canım feda olsun." demek yerine, "öldükten sonra sevap kazanır" diye fesatlık ve hasitlik düşünmekten başka bir şey değildir...
Altıncısı: Risale-i Nur'un önem ve değeri, bu zamanın şartlarına uygun bir dil ve üslup ile imanı izah ve ispat etmesinden dolayıdır. Yoksa -haşa- "diğer tefsirler işe yaramaz, onlar önemsiz" diye bir iddia içinde değildir. Risale-i Nur milyonlarca insanın imanının kurtulmasına vesile olduğu için, saygın bir konumda görülmesi onu kutsallaştımak anlamına gelmiyor, aksine hak ettiği değer verilmiş oluyor.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü