Ben bilinmeyen (gizli) bir hazine idim, bilineyim istedim,.. diye devam eden hadisin kaynakları var mı?
Değerli Kardeşimiz;
“Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım.”
Bu hadis-i kudsinin kaynakları şöyledir:
1. Ed-Dürerü’l-Müntesire, Celalettin-i Suyuti, 125.
2. El-Esraru’l-Merfua, Aliyyu’l-Kâri, 273.
3. Keşfu’l-Hafa, Aclunî, 2/133.
4. El-Fetevâ, El-Halîlî, 1/72.
5. Mesnevi, Celâleddin-i Rumî, 5/104.
6. Divan-ı Mevlânâ Câmî, 37.
7. Divân-ı Niyaz-i Mısrî, 2.
8. Divân-ı Şeyh Ahmet Cezerî, 1/190.
9. İşârâtu’l-İ’câz, Bediüzzaman Said Nursi, 23.
Risale-i Nurlarda geçen yeri de burasıdır:
"Eğer insan, maddi ve manevi her bir uzvunu Allah'ın emrettiği yere sarf etmekle hamdin şubelerinden olan şükr-ü örfîyi îfa ve şeriate imtisal ederse, insanın cevherinde vedîa bırakılan o örneklerin her birisi, kendi âlemine bir pencere olur. İnsan, o pencereden, o âleme bakar ve o âleme tecelli eden sıfatla o âlemden tezahür eden isme bir mir'at ve bir ayna olur."
"O vakit insan, ruhuyla, cismiyle âlem-i şehadet ve âlem-i gayba bir hülasa olur ve her iki âleme tecelli eden, insana da tecelli eder. İşte bu cihetle, insan, sıfat-ı kemaliye-i İlahiyeye hem mazhar olur, hem muzhir olur. Nitekim Muhyiddin-i Arabî, كُنْتُ كَنْزًا مَخْفِيًّا فَخَلَقْتُ الْخَلْقَ لِيَعْرِفُونِى ["Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım." (Süyûti, ed-Dürerü'l-Müntesire, s. 125; Ali el-Kàrî, el-Esrârü'l-Merfûa', s. 273).] hadis-i şerifinin beyanında, 'Mahlukatı yarattım ki, bana bir ayna olsun ve o aynada cemalimi göreyim.' demiştir." (İşârâtü'l-İ'câz, Fâtiha Suresi)
Bu gibi kudsi hadisleri ekseriyetle, ilimde rasih olmayan ve manasını anlamakta aciz bidat fırkalar inkar ediyor. Böyle bidat fırkalarının inkarları ilim açısından bir değer taşımaz. Bizim kıstas ve mihengimiz İslam’ın en esaslı ve istikametli yolu olan Ehl-i sünnetin yoludur. Ehl-i sünnet dairesinde olan âlimlerin kolektif aklı ve sezgisi ümmeti yanıltmaz. Lakin bidat ehli ve azınlık durumunda kalan bazı muhalif âlimlerin itiraz ve inkârları insanları çok yanıltır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
ACLÛNÎ, Keşfu’l Hafâ, Cilt 3, s.312, Beka yay.
“Bir lafızda da şöyle geçmektedir: “... Onlara kendimi tanıttım; onlar da benim sayemde beni bilip tanımış oldular." İbn Teymiyye bu hadis hakkında şunları söyler: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözlerinden değildir. Ayrıca ne sahih ne de zayıf hiçbir bir isnadı bilinmemekte dir." Zerkeşî, Hafız İbn Hacer, Suyûtî ve daha başka âlimler de bu konuda İbn Teymiyye'nin görüşüne tâbi olmuşlardır.
Aliyyü'l-Kârî ise şöyle demiştir:”Ancak manası sahih olup şu âyete dayandırılmaktadır: "Ben cinleri de insanları da sadece bana kulluk etsinler diye yarattım. Nitekim ibn Abbas radiyallahu anhuma âyetteki “yar bana kulluk etsinler" kısmını " beni bilip tanısınlar” olarak tefsir etmektedir.
Bu sözün dillerde meşhur olan lafzı ise şöyledir: “Ben gizli bir hazineydim. Tanınmak istedim. Bunun için bir varlık yarattım. Onlar beni yine benim sayemde bilip tanımış oldular.”
Tasavvuf ehlinin sözlerinde çokça geçen bir cümledir. Bunu esas alırlar ve kendilerine ait ilke ve pren siplerini bunun üzerine bina ederler.”