"Bir ferdin imanını kurtarmak için Cehenneme de atılmaya hazırım." gibi ifadeler; Allah'ın rahmetinden fazla merhamet gibi geliyor, ne dersiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Evvelâ, insanların cüz’i şefkati asla ve kat’a Allah’ın külli ve sonsuz şefkati ile mukayeseye gelmez. Bir damla ile okyanusu kıyaslamak nasıl yanlış ve hatalı ise, mahlûkatın cüz’i şefkati ile Allah’ın külli şefkatini kıyaslamak da aynı derecede azim bir hatadır.

İkincisi, Allah’ın şefkati sonsuzdur; bu sıfatı, irade sıfatı kayıtlıyor. Yoksa şefkat mutlak galibiyet ile tecelli etse hiçbir kâfir cehennemde yanmaz, hatta dünyada kimsenin ayağına diken bile batmazdı.

İrade sıfatı, Allah’ın isimlerinin tecelli ve cilvelerini kayıt altına alıyor; ahenk içinde Kahhar ve Mütekebbir gibi isimlerin de tecelli ettiriyor. Mesela Alim ismi "Ben istila ve ihata ile bütün mahlukatta tecelli edeceğim" dese, İlahi iradenin kontrolünden çıksa, her şey taşı ile toprağı ile ilim sahibi olur. Rezzak ismi aynı şekilde hareket etse, bütün kâinattan rızık akar; açlık diye bir şey olmaz. Diğer isimlerin tecelli sahalarına tecavüz etmiş olur vs... Aynı mana Rahman ve Rahim içinde söz konusudur.

Bu ince mana insanda da caridir. Ancak insanın iradesi cüz’i olduğu için, bazen farklı tecelli ve tezahürlerde bulunabiliyor. İnsandaki şefkatin aşkın ve müteal coşkunluğu şeriatın mizanını zorlayabiliyor. İbn-i Arabî nasıl Vücut isminin coşkunluğu ile sair mahlûkatın varlık boyutunu fark edememiş ise, aynı mana ve coşkunluk benzer isimlerin o anki galip tecellisi ile hükmünü icra edebilir. Bir annenin çocuğu gözü önünde yanarken, duygu mizanları şefkatin coşkunluğu ile sendeleyebilir. Aslında bu sendeleme bir şefkat üstünlüğü değil, bir irade zafiyetidir.

Allah sonsuz şefkatini sonsuz iradesi ile tasarruf edebilirken, insan cüz’i şefkatini cüz’i iradesi ile tam tasarruf edemez.

Peygamber Efendimiz (asm)'den böyle bir sözün sadır olmaması, onun iman ve şefkatinin ne denli mizan ve itidal içinde olduğuna işaret ediyor. Resul-i Ekrem Efendimiz (asm)’ın ruhunda bütün isimler ve sıfatlar en mükemmel ve itidal üzere tecelli ettiği için, onda böyle aşkın ve müteal coşkunluklar olmuyor.

Bütün güzel hasletlerin en ileri derecede bulunduğu tek ruh, ruh-u Muhammedîdir (asm.). Nitekim Onun o mukaddes şahsiyeti; “Bütün esmâya kemâl derecesinde ve itidal üzere mazhar” şeklinde ifade edilmektedir. İtidal; “Biri diğerinden daha ileri değil, hepsi son derece kemâlde” demektir.

"Sıddık-ı Ekber (radiyallahü anh) demiştir ki: “Cehennemde vücudum o kadar büyüsün ki, ehl-i imâna yer kalmasın.”

Bediüzzaman, bu gayet ulvî seciyenin bir lem’acığına mazhar olmak için, “Birkaç adamın imânını kurtarmak için Cehenneme girmeye hazırım” diye fedakârlığın şâhikasına yükselmiş ve böyle olduğu, Kur’ân ve İslâmiyetin fedâî ve muhlis bir hâdimi olduğu, seksen senelik hayatının şehadetiyle sabit olmuştur." (Sözler, Konferans)

Üçüncüsü, Hazreti Ebu Bekir (ra) ve Üstad'ın kemali şefkatinin tezahürü olan o sözlerinde bir hata ve bir mübalağa yoktur. Ama bizim anlayışımızda bir hata ve mübalağa gibi görünebilir. Bu hatayı tashih için bir iki noktasına işaret edelim.

Birinci Nokta: Nasıl bir anne ve baba, evladına olan şefkatinden dolayı hayatını feda ediyor, hatta bütün sermayesi hayatı olan basit bir hayvan dahi yavrusu için kendini feda ediyor. Aynen bunun gibi, Hz. Ebu Bekir (ra) ve Üstad Hazretleri gibi kâmil iman sahipleri, o sarsılmaz imanlarından gelen şefkatlerinden dolayı mümin kardeşlerinin cehenneme girmesine rıza göstermiyorlar. Şefkatin bu yüksek halini de bu cümlelerle ifade ediyorlar.

"Anne evladının dünyası için ateşe atlar" cümlesi nasıl mübalağa ve hata değilse, o zatların sözleri de mübalağa değil, aynı hakikattir.

İkinci Nokta: Bizim imanımız yeterince kâmil ve keskin olmadığından, o zatların o yüksek ve parlak makamlarını ve o makamların iktizalarını tam manası ile idrak edemiyoruz. Bu yüzden, kendi dar havsalamız o gibi şeyleri işitince mübalağa zannediyor.

Meselâ, sahabelerin harp meydanlarında Hz. Peygamber (asm)'e gelen oka karşı başını uzatmasını ne ile izah edeceğiz? Dünyada bu fedakârlığı yapan bu zatlar ahirette neden yapmasınlar?..

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 7.798
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

ufuk_pencersi
Dünya kişinin alman ve ingiliz kadar serveti olsa iman davasını kazanmak için kullansa yeridir.Onun için üstad bütün mesaisini iman üzerine teksif etmiştir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...