"Bu sırra binaen, ‘yedi semavat’ mana-yı küllîsinde yedi tabaka-i beşeriye, muhtelif yedi kat manayı fehmetmişler." Yedi tabakanın anladığı yedi manayı özetler misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İşte bu sırra binaen, 'yedi semavat' mana-yı küllîsinde yedi tabaka-i beşeriye, muhtelif yedi kat manayı fehmetmişler. Şöyle ki:
فَسَوّٰيهُنَّ سَبْعَ سَمٰوَاتٍ ayetinde, kısa nazarlı ve dar fikirli bir tabaka-i insaniye, hava-yı nesiminin tabakatını fehmeder. ..." (Lem'alar, On İkinci Lem'a.)
Bu yedi tabakanın anladığı yedi ayrı mana şunlardır:
1) “Kısa nazarlı ve dar fikirli bir tabaka-i insaniye, hava-yı nesîmînin tabakatını fehmeder.”
Ayette geçen “yedi sema” ifadesinden hava tabakasının yedi katmanını anlıyor. Bunlar İyonosfer, Magnetosfer, Ekzosfer, Termosfer, Mezosfer, Stratosfer, Troposfer.
2) “Ve kozmoğrafya ile sersemleşmiş diğer bir tabaka-i insaniye dahi elsine-i enamda seb'a-i seyyare ile meşhur yıldızları ve medarlarını fehmeder.”
Bu tabaka ise halkın dilinde meşhur olmuş yedi gezegeni anlıyor. Seb'a-i seyyare Arap astronomisinde "yer merkezli kâinat" ifadesini karşılamak için kullanılmış "yedi gezegen" manasındaki kavramdır.
Yer merkezli kurama göre çıplak gözle görülebilen yedi gökcismi sabit duran dünyanın etrafında yörüngeler çizer, yıldızlar ise kâinatın arka planında asılı durur. Bu "yedi gezegen" sırasıyla Kamer (Ay), Utarit (Merkür), Merih (Mars), Şems (Güneş), Zühre (venüs), Müşteri (Jüpiter), Zühal (Satürn) şeklinde geçer.
3) “Daha bir kısım insanlar küremize benzer zevi'l-hayatın makarrı olmuş semavî yedi küre-i âheri fehmeder.”
Bu tabakada “yedi sema” ifadesinden, dünyamıza benzer ve hayata ev sahipliği yapmaya müsait yedi ayrı dünyanın daha olduğunu anlıyor.
4) “Diğer bir taife-i beşeriye, manzume-i şemsiyenin yedi tabakaya ayrılmasını hem manzume-i şemsiyemizle beraber yedi manzumat-ı şümusiyeyi fehmeder.”
Bu tabaka ise “yedi sema” ifadesinden Güneş sisteminin yedi ayrı tabakaya ayrılmasını ve bununla beraber yedi ayrı güneş sisteminin daha olduğunu anlıyor.
5) "Daha diğer bir taife-i beşeriye, madde-i esîriyenin teşekkülatı yedi tabakaya ayrılmasını fehmeder."
Bu tabaka ise “yedi sema” ifadesinden kâinatı kuşatan esir maddesinin yedi ayrı tabakaya ayrılmasını anlıyor. Yani diğerlerine nazaran biraz daha geniş bir bakış açısı sergiliyorlar.
6) “Daha geniş fikirli bir tabaka-i beşeriye, yıldızlarla yaldızlanıp bütün görünen gökleri bir sema sayıp, onu bu dünyanın semasıdır diyerek, bundan başka altı tabaka-i semavat var olduğunu fehmeder.”
Bu tabaka ise “yedi sema” ifadesinden bütün semanın ve içindeki yıldızların dünyaya has bir sema olduğunu, bunun gibi altı ayrı semanın daha olduğunu düşünüyor.
7) “Ve nev-i beşerin yedinci tabakası ve en yüksek taifesi ise semavat-ı seb'ayı, âlem-i şehadete münhasır görmüyor. Belki avâlim-i uhreviye ve gaybiye ve dünyeviye ve misaliyenin birer muhit zarfı ve ihatalı birer sakfı olan yedi semavatın var olduğunu fehmeder.”
Bu tabaka ise “yedi sema” ifadesinden ahiret ve gaybi âlemleri de içine alan çok geniş ve küllî bir semayı anlıyor. Bu sema hem kâinatın hem de ahiret ve gaybi âlemlerin tamamını içine alan bir sakf yani çatı ve tavanı hükmündedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bediüzzaman hazretleri bizim bugün kullandığımız gezegen isimlerini neden kullanmıyor diye merak ediyordum. Aşağıdaki yazıda cevabını buldum:
Bediüzzaman eserlerinde hayali hikâyelerden kaynaklanmış ve Allah’ın varlığına, birliğine, Ulûhiyetine ve Rububiyetine aykırı hayali isimleri asla kullanmaz.
Onların yerine, Osmanlı Türkçesinde kullanılan kelimeleri bilinçli bir şekilde tercih eder. Satürn yerine “Zühal”, Venüs yerine “Zühre” ve “Çobanyıldızı”, Jüpiter yerine “Müşteri” isimlerini kullanır.
.......................
Hepimizin okullarda öğrendiği gezegen isimlerinin kökeni:
Merkür: Çok hızlı hareket ettiği için Roma mitolojisinde ticaret ve yolculuk tanrısı ve tanrıların habercisi Merkür tanrısından
Venüs: Gökyüzünde parlayan mücevher gibi göründüğü için aşk ve güzellik tanrısı Venüs’ten
Mars: Kızıl renkte olduğu aynı zamanda kan ve ateşi hatırlattığı için savaş tanrısı Mars’tan
Jüpiter: En büyük olduğu için Roma mitolojisindeki tanrıların en büyüğü Jüpiter’den
Satürn: O zaman bilinen en dış gezegen diye Jüpiter’in babasının isminden
Uranüs: Gökyüzü renklerini anımsattığı için gök tanrısı Uranüs’ten
Neptün: Deniz rengine benzediği için deniz tanrısı Neptün’den
Plüton: Karanlık görünümünden dolayı yer tanrısı Plüton
Selçuk ESKİÇUBUK - Risale Haber
Ben atom halkalarının yedi kat olduğunu anladım her bir atomun elektron sayısına göre halkası var en yüksek olan atomun elektron sayısında 7 kat var bu aklıma gelmişti kuran hazinesinden rızkımı almıştım elhamdulillah