"Bu vaziyet onu fütura sevk ettiğinden, şefkatli tokat yedi. Tam bir iki sene bazı münafıklar ona musallat oldular." Münafıklar, Hulusi Ağabeye nasıl musallat olmuşlar?
Değerli Kardeşimiz;
"Perde altındaki düşmanımız münafıklar, şimdiye kadar yaptıkları gibi, adliyeyi ve siyaset ve idareyi zahirî dinsizliğe alet edip, bize hücumları akim kaldığı ve Risale-i Nur'un fütuhatına menfaati olan eski planlarını bırakıp, daha münafıkane ve şeytanı da hayrette bırakacak bir plan çevirdiklerine dair buralarda emareleri göründü."
"O planların en mühim bir esası; has, sebatkâr kardeşlerimizi soğutmak, fütur vermek, mümkün ise Risale-i Nur'dan vazgeçirmektir."
"Bazı da dost suretinde hulul edip, korkutmak mümkünse, habbeyi kubbe edip evham veriyorlar. 'Aman, aman Said'e yanaşmayınız! Hükûmet takib ediyor.' diye zaifleri vazgeçirmeye çalışıyorlar."
"Hatta bazı genç talebelere, hevesatlarını tahrik için, bazı genç kızları musallat ediyorlar."
"Hatta Risale-i Nur erkânlarına karşı da benim şahsımın kusuratını, çürüklüğünü gösterip; zahiren dindar ehl-i bid'adan bazı şöhretli zatları gösterip; 'Biz de Müslümanız, din yalnız Said'in mesleğine mahsus değil.' deyip, bize karşı perde altında cephe alan zındıklara ve anarşilik hesabına o safdil ehl-i diyanet ve hocaları alet edip istimal ediyorlar."
"İnşallah bunların bu planları da akîm kalacak." (Emirdağ Lahikası, 73. Mektup: Said Nursi)
"Bu gizli din düşmanları ve münafıklar çoktandır anladılar ki, Nur talebelerinin kefenleri boyunlarındadır. Onları Risale-i Nur'dan ve Üstadlarından ayırmak kabil değildir. Bunun için şeytanî plânlarını, desiselerini değiştirdiler. Bir zayıf damarlarından veya safiyetlerinden istifade ederiz fikriyle aldatmak yolunu tuttular."
"O münafıklar veya o münafıkların adamları veya adamlarına aldanmış olanlar dost suretine girerek, bazen da talebe şekline girerek derler ve dedirtirler ki: 'Bu da İslamiyete hizmettir, bu da onlarla mücadeledir. Şu malumatı elde edersen, Risale-i Nur'a daha iyi hizmet edersin. Bu da büyük eserdir.' gibi bir takım kandırışlarla sırf o Nur talebesinin Nurlarla olan meşguliyet ve hizmetini yavaş yavaş azaltmakla ve başka şeylere nazarını çevirip, nihayet Risale-i Nur'a çalışmaya vakit bırakmamak gibi tuzaklara düşürmeye çalışıyorlar."
"Veyahut da maaş, servet, mevki, şöhret gibi şeylerle aldatmaya veya korkutmakla hizmetten vazgeçirmeye gayret ediyorlar."
"Risale-i Nur, dikkatle okuyan kimseye öyle bir fikrî, ruhî, kalbî intibah ve uyanıklık veriyor ki; bütün böyle aldatmalar, bizi Risale-i Nur'a şiddetle sevk ve teşvik ve o dessas münafıkların maksadlarının tam aksine olarak bir tesir ve bir netice hasıl ediyor. Fesübhanallah!.."
"Hatta öyle Nur talebeleri meydana gelmektedir ki, asıl halis niyet ve kudsî gayeden sonra -bir sebeb olarak da- münafıkların mezkûr plânlarının inadına, rağmına dünyayı terk edip kendini Risale-i Nur'a vakfediyor ve Üstadımızın dediği gibi diyorlar: 'Zaman, İslâmiyet fedaisi olmak zamanıdır...' " (Tarihçe-i Hayat, Isparta Hayatı, Konuşan Yalnız Hakikattir.)
Yukarıdaki mezkûr ifadeler müvacehesinde şöyle diyebiliriz:
- Şöhretli zatları kullanarak Nurlardan vazgeçirmek.
- Nurların aleyhine döndermek için çeşitli desiseler kurmak.
- Hulusi Ağabey ile Üstad Bediüzzaman'ın arasını açmak.
- Zındıka komitesinin elemanlarını zahirde Hulusi Ağabeye dost olması.
- Bediüzzaman'dan koparmak mümkün olmayınca, sanki bir tarikat şeyhi gibi hava estirmeye çalışmak.
- Mesai yükünü arttırmak.
- Merdane fıtri kahramanlığını, fedakârlığını zirüzeber etmek...
Bu gibi şekillerde Hulusi Ağabey ile iki sene boyunca meşgul oldukları anlaşılmaktadır. Yani tek bir hâdise değil, müteaddid desiseler çevrilmiş kanaatindeyiz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü