"Cenâb-ı Hak onu beşer suretinde göndermiştir." Burada neden "beşer olarak" değil de "beşer suretinde" deniliyor?
Değerli Kardeşimiz;
"Beşer" değil de "beşer suretinde" göndermiş ifadesinden şunu anlamak mümkündür:
Peygamber Efendimiz (asm)'in sîreti, yani manevi cephesi öyle parlak, öyle nuranidir ki, âdeta bütün melekler toplansa onun manevi nurunun bir pırıltısına yetişemezler. İşte böyle meleklerden üstün ve nurani bir maneviyat sahibi olan Zat, aramızda beşer suretinde gezip dolaşıyor. Onun beşeriyet sureti çekilse, içinden azametli manevi bir güneş çıkar, demektir. Âdeta Allah, o manevi güneşi beşer kumaşının içine sığdırıp saklamış ve bizim gözümüzün kamaşmasına mâni olmuştur. Bu ifade onun manevi cephesine işaret eden bir beşaret levhasıdır.
Peygamber Efendimiz (asm) ne kadar büyük maneviyat sahibi de olsa, o en nihayetinde bir insandır. Manevi ciheti onun insaniyet cihetini yok etmiyor. Hurma ağacı nasıl hurma çekirdeğinin içinden çıkmış ise, Peygamber Efendimiz (asm)'ın manevi azameti de onun beşeriyet çekirdeğinden çıkmıştır. İkisi arasındaki muvazeneyi bozmamak gerekir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Peygamberimiz bir anne ve babadan dünyaya gelmiştir.(Her insan gibi) yemek yer ve kadınlarla evlenirdi. Acıkır ve hastalanırdı. Sevinç ve üzüntü duyardı. O'nun bir insan olduğuna en açık delil; Allah Teâlâ'nın nefisleri (canları/ruhları) vefat ettirdiği gibi, O'nun da ruhunu vefat ettirmiştir (ruhunu kabzetmiştir).
Fakat Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'i diğer insanlardan ayıran özellik ve hususiyet; O'na nübüvvet (peygamberlik), risâlet (elçilik) ve vahiy verilmesiydi. Ve onun ubudiyet makamı herkesten ve her şeyden ileridir. Onun mübarek bedeni tam nuraniyet kazandığı için normal bedenlerden imtiyazlı yönleri vardı. Miraca bedeni ile çıkması mübarek bedenine sineklerin konmaması, gölgesinin olmaması bunlardan bazılarıdır.
İbn Abbas'dan (ra) rivayet ediliyor: "Resûlullah’ın (asm) gölgesi yoktu. Güneşe durduğu zaman, onun aydınlığı, güneşin ışığını bastırırdı. Yanında bir kandil bulunduğu zaman, yine onun aydınlığı kandilin ışığını bastırırdı." (Ibnü'l-Cevzî)
Zekvân (ra), "Güneşte de, aylı gecede de Resûl-i Ekrem'in (asm) gölgesi görünmezdi" İfadesini aktarır. Bunu, Hakîm et-Tirmizi rivâvet edip hikmetini şöyle açıklamıştır: "Kâfir, Resûl-i Ekrem'e (asm) hakaret maksadıyla gölgesini çiğnemesin diye..."
İbn Seb' (ra) da bu görüşü kabul ederek şöyle yorumlar: Onun ayrıcalıklı yönlerinden (hasaisinden) biri de; gölgesinin yere düşmemesidir. Onun gölgesi nûr idi. Güneşte veya ay ışığında yürüdüğü zaman, gölgesi görünmezdi.
Ulemâdan bazıları, "Resûl-i Ekrem'in (asm) duasındaki “Beni nur yap!” sözünün buna şahit olduğunu söyler. (Peygamber Külliyatı)
Editör Muaz Bey'in paylaştığı hadisler sahih midir yardımcı olur musunuz
Sorularlaislamiyet sitesine bu konuyu sordum bu hadislerin zayıf olduğunu ve Efendimizin sürekli değil bazen gölgesinin görünmediğini söylediler. Ben de çelişkide kaldım. Burada hiç görünmezmiş gibi anlatılıyor. Çelişkide kalmaması için bir açıklama yazabilir misiniz? Emeğiniz hassasiyetiniz için Allah razı olsun.
Düzeltme: Sorularlaislamiyet İbn Abbas(r.a) ve Zekvan (r.a)'dan rivayet edilen bahsedilen iki hadisin sahih olmadığını söylemiş zayıf mı bilmiyorum