"Derece-i hararet gibi, her musibette bir derece-i nimet vardır. Daha büyüğünü düşünüp, küçükteki derece-i nimeti görüp, Allah’a şükretmeli. Yoksa, istizam ile üflense şişer, merak edilse ikileşir." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Her musibette bir cihet-i nimet vardır"

"Ey musibetzede! Musibetin içinde bir nimet münderiçtir. Dikkat et de onu gör. Nasıl her şeyde vardır,"

"Bir derece-i hararet. Her musibette vardır bir derece-i nimet. Daha büyüğü düşün. Küçükteki nimetin,"

"Dereceyi görerek Allah'a çok şükür et. Yoksa istizamla ürkersen, 'of, of'la üflersen, o da aksine şişer."

"Şişer de dehşetlenir. Eğer merak da etsen, bir iken ikileşir. Kalbde olan misali, döner hakikat olur."

"Hakikatten ders alır, sonra döner, başlıyor, kalbini tokatlıyor." (bk. Sözler, Lemeat.)

Her bela ve sıkıntı, bir nimetin ve güzelliğin de habercisidir. Ya da her bela ve sıkıntı içinde bir nimet ve rahmet dürülüdür. Bela nimetin ambalajı gibidir, ambalajı açmadığın müddetçe nimetten istifade edemezsin.

Allah kullarına karşı pek merhametli ve çok affedici olduğu için, her zahmetten sonra bir rahmet gönderir, bu bir âdet-i İlahidir. Her musibetin bir yakma derecesi vardır, yaktığı kadar da nimeti vardır. Yani musibet ne kadar büyükse ardından gelecek nimet ve rahmet de o kadar büyüktür.

Başa gelen bela ve musibetin arkasından gelecek nimet de düşünülmelidir ki, sabredilsin ve metanet artsın. Sadece musibet düşünülür ah vah edilirse, o musibet büyüdükçe büyür, şişer, insanı isyan ettirir ve felakete sürükler. İnsanın kalbi, ruhu ve vicdanı o musibetin altında ezilir, musibet bir iken ikiye çıkar. Yani musibet sadece maddî iken manevî hale de dönüşür, azap da iki katına çıkar.

Bazı hassas insanlar vardır ki, maddi musibetten çok kalbî ve manevi endişeden azab çeker. Kalbin tokatlanması da bu mânadadır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.245
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...