"Ehadiyet-i Zât-ı İlâhiye ile küllîyet-i ef'âli” ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Sualde geçen hakikatlerde insan aklının zahiren bir zıtlık gördüğü kaydediliyor. Bunlardan birisi de "Ehadiyet-i Zât-ı İlâhiye ile küllîyet-i ef'âli.” Yani, Allah’ın Zâtı bir olduğu halde, bu kadar küllî işleri birlikte ve gayet muntazam olarak nasıl icra ettiği?..
Akıl ilk bakışta burada bir tezat olduğunu zannediyor. “Zahiren” kelimesi hakikatte bir zıtlık olmadığını ifade eder. Nitekim sorunun sonunda, “aklı teslime sevk edecek”, yani ona “hakikatte bir zıtlık yokmuş; hakikat benim gördüğüm gibi değilmiş.” dedirtecek bir izah isteniyor.
Bütün şıklar için, “aklı teslime sevk edici” izahlar yapılıyor. Burada sadece “küllîyet-i ef’al” ifadesi üzerinde kısaca duralım:
Cenâb-ı Hakk'ın, yaratma, sûret, rızık ve hayat verme gibi çok ilâhî fiilleri vardır. Bunların her birinin icraatı küllîdir; yani o fiile muhatap olan fertlerin tümünün işleri, sırayla değil, birlikte görülür.
Açıklamamızı, “rızık verme” fiili üzerinde yapalım. Bu fiil küllîdir. Rızıklanan her canlı ise o fiile mazhar olmuş cüz’î bir ferttir. “Küllîyet-i ef’al” denilince, bugün üç milyon olarak tahmin edilen hayvan türlerinin, birbirinden ayrı olan bütün rızıklarının birlikte verildiği anlaşılıyor. Bitkilerin de rızıkları düşünüldüğünde sayı çok daha artıyor.
Bu kadar çok muhtacı beraber rızıklandırmayı insan aklı almıyor. Çünkü insan ancak birkaç misafir ağırlayabiliyor. Misafir sayısı çok olunca, onları farklı saatlerde ayrı günlerde ağırlama yoluna gidiyor. Bu misafirlerin damak zevklerinden, sıhhat durumlarına kadar çok farklılıkları varsa, hepsini memnun etmekte büyük sıkıntı çekiyor. Bu konudaki aczini görerek, Allah’ın bu kadar farklı canlıyı birlikte nasıl rızıklandırdığını aklına sığıştıramıyor. Otuzuncu Lem’adaki şu ifadeler ve devamı “külliyet-i ef’ali” çok güzel izah eder:
"Evet, bir zat ki ona yıldızların icadı zerreler kadar kolay gele ve en büyük şey en küçük şey gibi kudretine musahhar ola ve hiçbir şey hiçbir şeye, hiçbir fiil hiçbir fiile mani olmaya ve hadsiz efrad, bir fert gibi nazarında hazır ola ve bütün sesleri birden işite ve umumun hadsiz hâcatını birden yapabile ve kâinatın mevcudatındaki bütün intizamat ve mizanların şehadetiyle hiçbir şey, hiçbir hal, daire-i meşiet ve iradesinden hariç olmaya ve …"(1)
1) bk. Lem’alar, Otuzuncu Lem’a, Altıncı Nükte.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü