"En mütesallib olmalı. En müteyakkız olmalı. Yahut o dar olmamalı, İslamı aldatmamalı. İmanın yeri kalbdir; dimağ ise oluyor mâkes-i nur-u iman..." ifadelerini devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"En mütesallib olmalı. En müteyakkız olmalı. Yahut o dar olmamalı, İslamı aldatmamalı. İmanın yeri kalbdir; dimağ ise oluyor mâkes-i nur-u iman."

"Bazen de mücahiddir, bazen süpürgecidir. Dimağda vesveseler, hem pek çok ihtimaller kalp içine girmese, sarsılmaz iman, vicdan."

"Yoksa bazıların zannınca iman dimağda olsa, ruh-u iman olan hakkalyakîne, ihtimâlât-ı kesire olur birer hasm-ı bîeman."

"Kalb ile vicdan, mahall-i iman. Hads ile ilham, delil-i iman. Bir hiss-i sâdis, tarik-i iman. Fikir ile dimağ, bekçi-i iman." (Sözler, Lemeat.)

Kalp: İnsan mahiyetinin merkezinde yerleşmiş karar verme veya vermeme vazifesini gören akıl ve vicdan gibi kanallar ile beslenen bir latifedir. Akıl bilgileri kalbe gönderir. Vicdan ise insanın fıtratına dercedilmiş hakikat miyarıdır.

Bu iki kanaldan gelen veriler, kalp denilen latifede depolanır, gelişir ve şekillenir. Kalp bu malumatlar ışığında seçer ve ona göre yaşar. Bu yüzden kalp, insan mahiyetinin en ehemmiyetli latifesidir ve karar mekanizmasıdır.

Üstad Hazretleri bu manayı şöyle özetliyor:

"İhtar: Kalbden maksat, sanevberî (çam kozalağı) gibi bir et parçası değildir. Ancak, bir latife-i Rabbaniyedir ki, mazhar-ı hissiyatı vicdan, mâkes-i efkârı dimağdır." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 7. Ayet Tefsiri.)

Kalpte iman kökleşip yerleştikten sonra, bu sair azalara da akseder. Dimağ, yani akıl, imana göre düşünmeye başlar, hadiseleri ona göre muhakeme eder. Yani kalpteki iman nuru dimağda parlar. Yoksa bazılarının zannettiği gibi iman akılda olsa, ona gelen birçok vehim ve vesveseler imana zarar verir ve çabuk imha eder. Ama akla gelen vehim ve hayaller kolayca kalbe girip orada kökleşmiş imana zarar veremezler. Bu yüzden elmas gibi kıymetli olan iman, kalp gibi bir mahzende muhafaza ediliyor.

İmanın mahalli kalp ve vicdandır. Kalbe gelen hads ve ilham imana bir delil iken, fikir ve dimağ da kalpteki imana bekçilik ve muhafızlık eder. Yani bir insan aklî delilleri ne kadar güzel talim ederse, imanı o kadar mahfuz ve salim kalır. Zira bekçisi kuvvetli olan bir kasayı soymak zordur, hatta imkânsızdır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Adem68474

Bir hiss-i sâdis, tarik-i iman. İZAH EDERMİSİNİZ 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Hiss-i sadis altıncı his, sağduyu, ön sezi gibi anlamlara geliyor.  İnsan bu hissi ile de iman yolunu bulabilir hissedebilir öngörebilir demektir. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...