"Ene" ile "Nefis" münasebeti nasıldır?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Eneyi ve nefsi, bazı ilim erbâbı beraber düşünmüşlerdir. Fakat muâzzez Üstadımız, bunlara değişik açıdan bakmaktadır. Nefis, ekseriyetle varlık manasında kullanılmaktadır. Bu açıdan bakılırsa, Üstada göre her şey bir nefistir, yani bir varlıktır. Dünya dâhi bir nefistir. Her nefis ise ölümü tadacaktır. Ölümü, kıyâmet olarak düşünürsek, dünyanın da varlık cihetiyle nefis olduğu ve kıyâmette öleceği ortaya çıkar.

Nefis; insan mahiyetinde maddî, cismani ve hayvani yönü temsil eden, nuranî ve latif duyguların tekemmülüne vesile olan bir cihazdır.

Nefis “kendi” demektir. Ruh ve bedenin ikisine birden nefis denilir. Allah’ın isim ve sıfatlarının anlaşılmasında önemli bir miyar ve mihenktir. İnsanın bu kesif ve maddî nefsi, ıslah ve terbiye ile nurani ve latif bir surete çevrilebilir. İşte nefsin mertebeleri bu ıslah ve terbiyenin kademelerinden barettir.

Allah imtihanın bir gereği olarak insanların terakkileri için onlara nefis ve şeytanı musallat etmiştir. İnsan bu iki düşmanına galip gelirse ebedî saadete nail olur.

Ayrıca nefis; hususi manada, insanda ve cinlerde imtihâna medâr, ayrı bir duygudur. Bu cihette terbiye ile nefiste mertebeler husule gelir. Enâniyet ise, Üstadımıza göre ruhtan ve nefisten ayrı, kendine âit özelliği ve şuuru olan bir histir.

Muazzez Üstadımız Otuzuncu Söz'de eneyi şöyle tarif etmiştir:

“Demek ene, âyine misal ve vâhid - kıyâsi ve âlet-i inkişâf ve manâ-i harfi gibi, manâsı kendinde olmayan ve başkasının manâsını gösteren vücud-u insâniyetin kalın ipinden şuurlu bir tel ve mâhiyet-i beşeriyenin hullesinden ince bir ip ve şahsiyeti ademiyetin kitabından bir eliftir.”(1)

Bu izâha göre enâniyet, Allah’ın imtihâna müstâid olarak yarattığı kullarına verdiği bir histir. Ene; İnsanın fıtratında ve yapısında kendine ait şuuru olan bir tel olup, insâniyet elbisesi içerisinde işleyen bir ip, ayrıca adem yazısından (Elif, Dal, Mim) üç harften biri olan, eliftir. Anlaşıldığı üzere enâniyet, yani insandaki tesâhub ve sahiplenme hissi olmadan, insan hakiki insan olamıyor ve imtihâna girip terakki edemiyor.

Enaniyet; insan mahiyetinin bir hususiyetidir. Yani, insanın mahiyetinde cüz’î irade vardır ve insan bu iradesini dilediği gibi kullanmakta serbest bırakılmıştır. Dünya imtihanının bir icabı olan bu serbestliği nefis hesabına kullananlar çok büyük isyanlara sapar ve nice cinayetler işlerler. Bilindiği gibi büyük sermayenin kârı da zararı da büyük olur.

İnsan mahiyetine konulan bu mükemmel istidat sermayesini yerinde kullananlar ise büyük hayırlara mazhar olur, âli derecelere yükselirler. Bunun için de enaniyetin hakikî mahiyetini bilmek ve insana bu hususiyetin niçin verildiğini doğru değerlendirmek gerekir.

Demek ki ene, nefisten ayrı olup, ruhun sahiplenme duygusu, olarak tarif edilebilir.

(1) bk. Sözler, Otuzuncu Söz.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

vuslatt46

Allah razı olsun sizlerden. Görüyorum ki, nefis ile enaniyet ikisi de imtihan için verilmişe benziyor. Yazılana bakarsak ikiside aynı mı acaba?...hani benim aklıma acizane şu mana geliyor ALLAH insana türlü türlü duygular vermiştir....bu duyguların etkileşim mekanizmalarının merkezi olarak görsek,  yani; o duyguları harekete geçiren bir kamçılayıcı mahiyetinde düşünebilirmiyiz.....?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mihrinisa
teşekkürler..nefis ve enenin mahiyetleri şimdi daha iyi şekillendi zihnimde..gelecek soruda görüşmek üzere..hayırlı çalışmalar
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
ali123456789
Allah (C.C.) razı olsun...
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
mersevk
iyiki varsınız Allah sizlerden ebedenrazı olsun
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
nurefsan28
Allah (C.C.) razı olsun. nefis ve enenin mahiyetleri şimdi daha iyi şekillendi zihnimde.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
baybarshan
üstat hz. nefsi hayvana benzetmekte ve cismaniyeti ise nebata (23.söz).Burdaki nefs'in anlami zannimca cismaniyete hareket veren (yani kosmak,yüzmek,gülmek gibi)bir cevher.Nebatat nefs'ten mahrumdur,hayvanat ise nefis sahibidir.Ene ise insanin degismiyen özüdür.Yani beden her sene degistigi halde Mehmet yine Mehmet kalmaktadir.Zannimca ENE duygu'dan ziyade cevherdir.Ruh ise kanun'dur.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
baybarshan

Kılıflı rûh ve kılıflı ene, yâni vücûd-i hâricî giydirilmiş rûh ve enenin her ikisi müttehidân-ı bizzât, muhtelifân-ı bil-itibârdır. Yâni mâhiyetleri bir olmakla berâber, yaptıkları vazîfe itibâriyle aralarında şöyle ince bir fark mevcûddur: Ene, kànûndan ziyâde, esmâ ve sıfât-ı İlâhiyyeyi gösteren bir âyinedir. Rûh ise, esmâ ve sıfât-ı İlâhiyyeye âyinedârlıktan ziyâde, cesede âit bir kànûndur. ENE NEDİR? Ene: Gizli esmâ ve sıfât-ı İlâhiyyeyi gösteren bir âyine, bir vâhid-i kıyâsîdir. Ene, vâhid-i kıyâsî olmakla berâber, aynı zamanda teklîf yeridir. Müellif (ra), eneyi şöyle tarîf eder: Enenin vücûdunun iki vechi vardır: Biri: Mücerred (kılıfsız) ene, yâni "min haysü hüve" cihetidir. Mücerred ene, mahlûk değildir. Vücûd-i itibârîsi vardır. Fakat vücûd-i hâricîsi yoktur. İllet-i nâkısası mevcûd olduğu, yâni madde ve sûreti olmayıp fâil ve gàyesi bulunduğu için varlığı, vicdânen inkâr edilemiyor. Diğeri: Kılıflı ene cihetidir. Kılıflı ene ise, mahlûktur.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...