"Ervâh-ı habîse iken, kendilerini ervah-ı tayyibe zannettirip, belki kendilerine bazı büyük veliler namını verip, İslâmiyetin esasatına muhalif sözlerle zarar vermeye çalışabilir." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

İnsanlar içinde hayır ve şer, hayırlılar ve şerliler beraber bulunur; bunlar birbirleri ile mücadele ve mübareze içindedirler. Aynı şekilde imtihan dünyasının bir parçası olan cinler içinde de hayır ve şer, hayırlılar ve şerirler mücadele ve mübareze içindedirler.

Bu yüzden cinlerin bir taifesi olan habis ruhlar, yani dine ve hakka düşman olan kısmı, dine zarar vermek için her türlü hile ve düşmanlığı denerler ve deniyorlar. İnsanlar içinde cinler ile irtibat kurma teşebbüsü eski tarihten bu yana hep var olagelmiştir. Eskilerde cinlerle bu irtibat kurma işine kâhinlik denilirdi, şimdilerde ise medyumluk ismi veriliyor.

Bu kâhinlik ve medyumluk işi, din menşe’li değil, felsefe menşe’li bir an’anedir. Bu yüzden, iman ve ilim kuvveti olmayan avam mü’minlerin bu meşguliyetten zarar görme ihtimali kuvvetlidir. Zira irtibata geçtikleri cinler, ekseriyetle habis ve kötü olanlardır. Bunlar da hakkı ve doğruyu değil; yanlış ve yalanı söyleyecekleri için, irtibata geçtiği insanlara, dine muhalif ve zıt şeyleri hak ve doğru gibi göstermeye çalışacaklardır. Tıpkı insî şeytanlar ile düşüp kalkan bir adamın, zamanla şeytanlaşması gibi, cinnî şeytanlarla irtibata geçen adamın da zamanla yoldan çıkması kuvvetle muhtemeldir.

Bazı kötü cinler, kendisi ile irtibata geçen insanları kandırmak için, kendini muteber bir evliya veya bir peygamber ruhu olarak tanıtıyor.(1) Ta ki, her söylediği şey tartışmasız doğru ve hak olarak kabul edilsin. İslam ve şeriat ölçüsünü bilmeyen birisi böyle bir irtibata geçerse, kötü ruhların aldatmasına ve hezeyanlarına aldanır ve Allah muhafaza imanı tehlikeye girer...

Peygamberlerin ve evliyaların âli ve yüksek ruhları, böyle süflî adamların kurduğu kumar ve medyumluk masalarına gelip muhabere etmekten münezzehtirler. Bu gibi masalara ancak alçak ve habis cinler iştirak eder. Yoksa peygamber ve evliya ruhları ile muhabere için insanın manen ve ruhen terakki edip, o muazzez ruhlara yaklaşması gerekir. Adi, âlinin ayağına gider, âli âdinin ayağına tenezzül etmez. Ruhen terakki eden ve manevî kemalata vasıl olan birçok evliya, Peygamber Efendimiz (asm)'in muazzez ruhu ile münasebet peyda etmiştir.

(1) bk. Emirdağ Lahikas-II, 94. Mektup.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.872
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Adem68474

Sadık rüyada şeytan temessül edememesi,fakat celbi ervahda peygamber veya evliya namıyla gözüke bilnesinin sırrını izah eder misiniz 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale
Rüya insanın şahsi ve kendi aleminde olan özel ve mahrem bir durum iken ruh çağırma ise dışa açık müdaheleye müsait şeytanların sevdiği bir alandır. Bu sebeple sadık rüya koruma altında İlahi bir ikram iken ruh çağırma insanın iradesine bırakılmış açık bir alandır. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...