"Evet, namazı kılıyordu, kıbleyi tanımıyordu; sonra tanıdı veya tanıyacaktır. Ehvenüşşerreyn, bir adalet-i izâfiyedir..." Devamıyla izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Sual: Bazı adam, 'Şeriata muhâliftir.' diyor?"

"Cevap: Ruh-u meşrutiyet, şeriattandır; hayatı da ondandır. Fakat ilcâ-i zarûretle teferruat olabilir, muvakkaten muhâlif düşsün. Hem de her ne hâl ki, meşrutiyet zamanında vücuda gelir! Meşrutiyetten neş’et etmesi lâzım gelmez. Hem de hangi şey vardır ki, her cihetle şeriata muvâfık olsun; hangi adam var ki, bütün ahvâli şeriata mutâbık olsun? Öyle ise şahs-ı mânevî olan hükûmet dahi mâsum olamaz; ancak Eflâtûn-i İlâhînin medîne-i fâzıla-i hayaliyesinde mâsum olabilir. Lâkin, meşrutiyet ile sû-i istimâlâtın ekser yolları münsed olur; istibdatta ise açıktır."

"Sual: İtiraz ettiğin şeye nasıl cevap veriyorsun?"

"Cevap: Ben libâsa ilişiyordum. Hükûmet iyi bir adamdır. Pislerin libâsını giymişti. Biz o libâsı yırtmak ve yıkamak istiyorduk, olamadı. Zamana bıraktık; ta yavaş yavaş yırtılsın. Evet, namazı kılıyordu, kıbleyi tanımıyordu; sonra tanıdı veya tanıyacaktır. Ehvenüşşerreyn, bir adalet-i izâfiyedir. Fakat kemâl-i telehhüf ile bağırıyorum ki, şiddete inkılâp eden fikr-i intikâmın tedâhülü ve heyecânâtı intâc eden tecrübesizlik, üzerimize emri şiddetlendirdi, pahalaştırdı. Muvakkaten, bir nevî karanlık çöktü. Emin olunuz ki, çekilecektir."(1)

Cumhuriyetin ruhu ve özü İslam’a uygundur. Hatta İslam'ın meşveret ve istişareye verdiği önem cumhuriyete can suyu gibi hayat verir. Fakat her dönemin ve her coğrafyanın inanç ve kültür kimliği cumhuriyeti kendine göre yorumlar ve ona göre şekillendirir. Mesela, İngiltere cumhuriyeti kendi kültür ve inancına göre yorumlar ona göre bir elbise giydirir. Biz İngiliz menşeli olan bu cumhuriyeti bu şekli ile alıp İslam ülkelerine giydiremeyiz.

Yani cumhuriyetin bir evrensel yüzü bir de yerel yüzü vardır. İslam cumhuriyetin evrensel yüzü ile barışıktır. Biz cumhuriyetin evrensel ruhuna İslam elbisesini giydirirsek, o zaman cumhuriyet bizim ve bizden olur.

Hem İslam belli bir yönetim şeklini öngörmüyor, bu noktayı insanların akıl ve birikimine havale ediyor. İnsanlığın ortak aklı ise mutlak hayrı yakalayamaz, yani her yönü ile hem insanlığa hem de şeriata tam mutabık bir şeyi ihdas etmek insanlık için mümkün değildir. Bu ancak Eflatun'un hayalindeki "Fazilet Şehri" ile olur ki bu da fanteziden öteye geçmez.

"...Hükûmet iyi bir adamdır. Pislerin libâsını giymişti. Biz o libâsı yırtmak ve yıkamak istiyorduk, olamadı. Zamana bıraktık; ta yavaş yavaş yırtılsın. Evet, namazı kılıyordu, kıbleyi tanımıyordu; sonra tanıdı veya tanıyacaktır..." ifadesi, bazı şeylerin anlaşılması ve kabullenilmesi zamanla olur, anlamına geliyor. On yıl sonra anlaşılacak bir şeyi şimdiden zihne boşaltmak pek mümkün değildir.

Kötü bir şeyin kötülüğünü saatlerce anlatırsın anlaşılmaz, ama kötülük yaşandığında anında kavrarsın. Kişinin namazı kılması tek başına yetmiyor, bir de doğru tarafa yani kıbleye yönelmesi gerekiyor. Kişinin amacının din ve şeriat olması yeterli olmuyor, bir de zamanın gereklerini ve ruhuna uygun hareket etmesi icap ediyor. Meşrutiyet ise bu zamanın bir ilcaatıdır.

"Ehvenüşşerreyn, bir adalet-i izâfiyedir." Bu ifade aslında İslam hukukunun esaslarındandır. İki şer meydana geldiğinde, en az zararlısını ihtiyar etmek, seçmek izafi bir adalettir. Yani hakiki adaletin uygulanabileceği bir ortam varsa, başka bir tabirle tamamıyla hayır ve şer ortada kesin ise, elbette mutlak hayır seçilir. Ama her zaman böyle olmuyor. Özellikle devlet idaresi ve siyasi konular hususunda, her zaman yüzde yüz bir şeffaflık ve haklılık olamayabiliyor. Burada da Üstadımızın verdiği ders şudur; istibdat sistemi şerleriyle meşrutiyet sistemi şerleri karşı karşıya geldiğinde ve birisini seçmek icab ettiğinde, elbette en az şerli yani ehvenüşşer olan kısım tercih edilmelidir.

(1) bk. Münazarat.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 1.347
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

k.toprak

Meşrutiyeti kabul ettik fakat kanunların Kuranı Kerime ve hadisi şeriflere göre uygulanması gerekmiyormu.örnek içki içene sopa hırsızın elini kesmek zina edene recm vs.Allah günümüzdede böyle bir hukuku uygun görmüyormu 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale

Ceza hukuku ile yönetim şekli bir birinden farklı şeylerdir. Saltanat ve otoriter rejimlerde her hangi bir ceza hukuku uygulanabileceği gibi demokratik ve cumhuriyet rejimlerinde de herhangi bir ceza hukuku uygulanabilir. Bu ceza hukuku o toplumun inanç ve örfi yapısına göre farklılık arz edebilir. İslam toplumunda cumhuriyet ve demokrasi yönetim şekli olarak uygulanırken ceza hukukunda da şeriat uygulanabilir bunun yönetim şekli ile direk bir ilgisi bulunmuyor. 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
k.toprak

Allah razı olsun teşekkür ederim.

 

 

 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...