Münazarat
İçerikler
-
Münazarat eserinin aslı Kürtçe midir?
-
Münazarat Risalesi, neden Doğu'daki aşiretler içinde yapılmış bir derstir, hikmeti ne olabilir? Üstad'ın Münazarat'ı yazdığı dönem öncesi ve sonrası hakkında kısa bilgi verebilir misiniz?
-
"Hasenâtı seyyiatına, sevâbı hatâsına tereccüh edenler, mağfiret ve affa müstehaktırlar." cümlesini izah eder misiniz? Namaz kılmayanlar da bu aftan faydalanabilecekler mi?
-
"İki inkılâp beni iki telif-i müşevveşe mecbur etti; iki rıhlet dahi, iki kitabı ilhâm ettirdi." İzah eder misiniz?
-
"Demek, her bir eserim birkaç asrın fezlekesi ve Kürt tâifelerinin tabiatlarının enmûzeci ve gâyet muhtelife etvârımın nümûnesi olduğundan, hakikî intizamı onda aramak abestir." İzah eder misiniz?
-
"Mütercim-i hayâlînin tercümesinde, hattatın imlâsında, tâbiin tâbında, mütâliin fehminde bâzan yanlış düşmekle, güzel bir hakikat çirkinleşiyor." İzah eder misiniz?
-
"Şu eserin nağamâtını dinlemek için, bir Kürt cesedini giymek, bir vahşi hayâlini başına takmak gerektir. Yoksa ne istimâ helâl, ne semâ tatlı olur." Bu ifadeleri açıklar mısınız?
-
"Ey ehl-i hamiyet, anlayınız! Kürt ve emsâli, fikren meşrutiyetperver olmuş ve oluyorlar. Lâkin, bazı memurun fiilen meşrutiyetperver olması müşküldür. Hâlbuki, akılları gözlerinde olan avama ders veren fiildir." İzah eder misiniz?
-
"Nurdan zarar gelmez; gelirse, huffâşa gelir, murdar şeylere gelir." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Faraza, şu devletin yarı milleti, pahasında verilse idi gene erzân ve zulmetle beraber yansa idi gene ucuz!" cümlesini izah eder misiniz?
-
"İhtilâfâtı beyne’l-İslâm îkâ edip, Mûtezile, Cebriye, Mürcie gibi dalâlet fırkalarını tevlid eden, istibdattır." İzah eder misiniz? İlmi istibdat, nasıl istibdad-ı siyasînin veledidir?
-
"Meşrutiyet hâkimiyet-i millettir... İnsanı hayvanlıktan kurtarır... İslâmiyetin bahtını, Asya'nın tâliini açacaktır." Asya, Orta Doğu ve İslam topraklarının durumları muvacehesinde izah eder misiniz?
-
"Bizim devleti ömr-ü ebedîye mazhar eder." Ömr-ü ebedîyi nasıl anlayabiliriz, izah eder misiniz?
-
"Milliyetimizin rûhu İslâmiyettir; hakiki ve nisbî ve izâfîden mürekkeptir. Başka millete benzemiyor..." ifadesini biraz açabilir misiniz?
-
"Husumet derdiyle mültehap bulunan o vücuda, iltihâbı tezyid eden Hamidîlik icrâ etmek ve ilâ âhirihi, acaba tedâvi mi, yoksa tesmîm midir, melekü’l-mevte yardım etmek midir?" İzah eder misiniz? Sultan Abdulhamid Han politikaları nasıl “tesmim” oluyor?
-
"Zira, sâbıkta, Padişah kendi yerinde mahpus gibi oturuyordu... Mütehevvisane ve mütekeyyifane ve mütekalkil olan tabiatı, anlattırmaya müsait değildi." Abdülhamid için bu ifadeler ağır değil mi?
-
Meşrutiyet İslamiyete karşı bir şey değil midir; neden çok vurgu yapılıyor?
-
"Reçetesini ibrâz ediyor ki; 'Dâü'l-cehl ile baş ağrısı var' yazılıdır. Ben dahi, fen afyonunu iptidâ onların lisânlarının zarfında, sonra da lisân-ı resmiyeye ifrağ ederek veriyorum." Ne demektir?
-
"Diğerinde dâü’l-husumet ile ihtilâl sıtması var. Ben de fikr-i milliyeti uyandırarak, ışıklandırarak, tiryâk-misâl adalet ve muhabbeti o nur ile mezc ettirerek, sulfato-misâl bir ilâç veriyorum." Burada "fikri milliyet" ne anlamda kullanılmıştır?
-
"Evet, bir millet cehâletle hukukunu bilmezse, ehl-i hamiyeti dahi müstebit eder." cümlesini nasıl anlamalıyız?
-
"Sizin şu vahşet-engiz, cehalet-perver husumet-efza olan sarp dağ ve derin derelerinizdeki vahşet ayılarından, cehalet ejderhasından, husumet kurtlarından biçare meşrutiyet korkar. Kolaylıkla gelmeğe cesaret edemez." İzah eder misiniz?
-
"Eğer siz tembel kalıp da onun yolunu yapmazsanız, tembellik etseniz, yüz sene sonra tamamen cemâlini göreceksiniz." cümlesini yorumlar mısınız, mevcut demokratik açılımla bağlantısı nedir?
-
"Bazı cezâ-yı sezâsını hazmetmeyen, bir kısım da başkasının etini yemekten dişi çıkarılan ve bazı bir meşhur bektâşi gibi mânâ verenler, yol üzerine çıkıp, gasp ve garet ediyorlar..." ifadelerini izah eder misiniz?
-
"Hâlbuki şu zaman, mümteniât-ı âdiyeyi mümkün derecesine indiriyor." cümlesini nasıl anlamalıyız?
-
Münazarat'ta geçen: "Bağdat tarrarları gibi olmayınız." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Ne kadar fenalık var, ya eski istibdadın zulmetinden yahut meşrutiyet nâmıyla yeni bir istibdadın zulmündendir. Geri kaldı; ta tâziyeden sonra vedâ edip, pederini takip etsin..." İzah eder misiniz?
-
"Meşrutiyeti yüceltiyorsun?" sorusunun cevabı olan, "Hatta ulemâda, medâriste, talebede bir nev’i meşrutiyeti intâc eder... Ve nefsü’l-emirde mukayyed olan şeyde ıtlaktır." cümlelerini açar mısınız?
-
"Evet, her tâifeye ona mahsus bir meşrutiyet, bir teceddüt ilhâm olunuyor." cümlesini açıklar mısınız?
-
"Bence taklidin temelini atıp, ihtilâfâtı çıkarmakla, Mûtezile, Cebriye, Mürcie, Mücessime gibi dalâlet fırkalarını İslâmiyetten intâc eden mesâil-i diniyedeki istibdad-ı ilmîdir ve nefsü’l-emirde mukayyed olan şeyde ıtlaktır." İzahı?
-
Mürcie ve Mücessime gibi dalalet fırkalarının mahiyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
-
İstibdât-ı İlmi Ne Demektir?
-
"Meşrutiyet-i ilmiye hakkıyla teessüs etse, meyl-i taharri-i hakikatin imdâdıyla, fünun-u sâdıkanın muâvenetiyle, insafın yardımıyla şu fırak-ı dâlle Ehl-i Sünnet ve Cemaate dahil olacakları kaviyyen me’mûldür." İzah eder misiniz?
-
"Hatta benim gibi bir adam, ilmi vâsıta edip, tahakküm ediyor idi veyahut sehâvet-i milliyeyi sû-i istimâl ederdi." cümlesini izah eder misiniz?
-
"Eğer müşahhas istibdadı görmek arzu ediyorsanız, işte size şu..." İzah eder misiniz, burada ne kastediliyor?
-
"Aman, bu kadar istibdadın fena bir zehiri varken, acibdir ki, biz bu kadar kalmışız!" Sual ve cevabı izah eder misiniz?
-
"Hâ, şimdi bir ışık buldunuz. Elbette bir doğru şeyhin müridleri yahut eski âdil beylerin mensuplarıyla, müstebit bir ağa hizmetkârlarının cihet-i irtibatta farklarını bulursunuz." İzah eder misiniz?
-
"Maatteessüf, büyüklerdeki meziyet, sebeb-i tevâzu iken, vâsıta-i tahakküm oluyor; avamdaki zayıf bir damar, câlib-i şefkat iken, vesile-i esâret oluyor." İzah eder misiniz?
-
“Sual: Şu pis istibdat ne vakitten beri başlamış, geliyor? Cevap: İnsanlar hayvanlıktan çıkıp geldiği vakit, nasılsa bunu da beraber getirmiştir.” Bu ifadeyi açıklar mısınız?
-
İnsanlar hayvanlıktan çıkıp geldiği vakit, sözünden kasıt nedir? Müslüman olarak evrim teorisini kabul etmediğimize göre, burada anlatılmak istenen nedir?
-
"Yezid zamanında, bir derece kuvvet bularak, başını kaldırdığından, İmam-ı Hüseyin Hazretleri hürriyet-i şeriye kılıncını çekti, başına havale eyledi..." İzah eder misiniz?
-
"Cidâl berdevam, harb ise sicaldir." cümlesini, geçtiği yer ile izah eder misiniz?
-
"Ruh-u meşrutiyet, şeriattandır; hayatı da ondandır. Fakat ilcâ-i zaruretle teferruat olabilir, muvakkaten muhalif düşsün. Hem de her ne hâl ki, Meşrutiyet zamanında vücuda gelir!.." İzah?
-
"Evet, namazı kılıyordu, kıbleyi tanımıyordu; sonra tanıdı veya tanıyacaktır. Ehvenüşşerreyn, bir adalet-i izâfiyedir..." Devamıyla izah eder misiniz?
-
"Sual: Neden makine-i ahvâl güzelce işlemiyor? Cevap: Zira tecrübe, hamiyet, nûr-u kalb ve nûr-u fikri cem’ edenler, vezâife kifayet etmezler. Bazı ehl-i gayret ve hamiyette de meyl-i tahrip meleke olmuş; tâmire pek alışık değildir..." İzahı?
-
"Selâmet-i millet, cevher-i hayata tevakkuf etse, vermekten tevakkuf edilmez; nasıl ki, edilmedi. Dünyada en acîb, en garibi, rûhunu iftiharla selâmet-i millete fedâ edenlerden, bazen garazında menfaat-i cüz’iye-i gurûriyesinde buhl eder..." İzahı?
-
"Muvazene ile zarûreti nazara alarak müdakkikane meşrutiyeti şeriata tatbik etmek istiyor... Muvazenesiz, zâhirperestane çıkılmaz bir yola sapıyor." Şeriat isteyen iki kısmı izah eder misiniz?
-
"Meşverette hüküm ekserindir. Ekser ise, Müslümandır, altmıştan fazla ulemâdır. Mebus hürdür, hiçbir tesir altında olmamak gerektir. Demek, hâkim İslâmdır." İzah eder misiniz?
-
"Eskide vâridât zâyi olur giderdi, şimdi millet rakîbdir. Demek, evvel suya ve şûristana atılır idi, şimdi tarlaya atılıyor veya atılacaktır. İşte, bir nev’i hafiflik." İzah eder misiniz?
-
"İstibdadın hükmünce, İstanbul ve hükûmet belâğbaşı idi; şikâyette hakkınız vardı. Şimdi ise hakikat itibariyle bilkuvve, İstanbul göldür, hükûmet havuzdur, Türk zaynâbdır veya öyle olmak lâzımdır. Pınar bizlerdedir veya bizde olmak gerektir." İzah?
-
"Eğer siz insan olsanız, hükumet ve İstanbul ve Türkler nasıl olsalar olsunlar, size fenalıkları dokunmaz. Fakat iyilikleri gelir." Türkler ya da hükumetler Kürtlere zararları dokunmuş. Bu cümleye göre ise tüm suç Kürtlerin. Demek ki insan olamamışlar?..
-
"Hükûmet ve İstanbul çukurda bir havuzdur veya öyle olacaktır. Havuz ise, aşağıdadır. Fenalık sakîldir, yukarıya yuvarlanmaz... İyilik nurdur, yukarıya akseder." İzah eder misiniz?
-
"Sual: Dine zarar olmasın, ne olursa olsun?" Bu sualden maksat nedir, bilgi verir misiniz?
-
"Mağlûb bîçare bir reise yahut müdahin memurlara veyahut mantıksız bir kısım zabitlere..." ile "Çoban tembel ve muavini kayıtsız, köpekleri değersizdir." cümlesi arasında nasıl bir ilgi var?
-
"Hamiyet-i İslâmiyenin şerârât-ı neyyirânesinin imtizacından hasıl olan amûd-u nuranînin ve o seyf-i elmasın hamiyetine bırakılırsa mı daha iyidir?.." İzah eder misiniz?
-
"Şu amûd-u nuranî, dinin himayetini, şehametinin başına, murakabenin gözüne, hamiyetinin omuzuna alacaktır..." İzah eder misiniz?
-
"Başkasına itimat etmeyen nefsiyle teşebbüs eder... Acaba Mâmehuran hırsızlarını tövbekâr ve sofî eden şu sır değil midir? Evet, ruhları ağlamak istedi, biri bahane oldu, ağladılar." İzah eder misiniz? Mâmehuran hırsızları nasıl tövbekâr ve sofi olmuştur?
-
"Sivrisinek tantanasını kesse, balarısı demdemesini bozsa, sizin şevkiniz hiç bozulmasın, hiç teessüf etmeyiniz... Musika-i İlâhiye hiç durmuyor; mütemadiyen güm güm eder." İzah eder misiniz?
-
"Elhasıl: İnkılâb-ı siyasî cihetiyle dininden havf eden adamın, dinde hissesi, beytü’l-ankebut gibi zayıf düşmüş cehalettir, onu korkutur; taklittir, onu telâşa düşürttürür." Cehalet nasıl korkutur, taklit nasıl telaşa düşürtür, açıklar mısınız?
-
"Zira itimad-ı nefsin fıkdanı ve aczin vücudu cihetiyle, saadetini yalnız hükûmetin cebinden zannettiğinden; kalbini, aklını da hükûmetin kesesinden tahayyül eder, korkar." Açıklar mısınız?
-
"Mehdî acele edip gelse, baş-göz üstüne, hemen gelmeli. Zira güzel bir zemin müheyya ve mümehhed oldu. Zannettiğiniz gibi çirkin değildir..." İzah eder misiniz?
-
"Eskisine temayül gösterse, bilmediği halde İslâmiyetin muhalefetinden neş’et eden eski seyyiatı, bazı ecnebîlerin zannı gibi İslâmiyete isnat etmektir." İzah eder misiniz?
-
Cehaletin ağa ile inadın efendi ile intikamın paşa ile taklidin hazret ile mösyönün gevezelik ile vasıflandırılmasının sebebi ne olabilir?
-
"Benî beşerde ona intisap eden, bir dirhem zararını bin lira milletin menfaatine fedâ etmeyen, hem de menfaatini ızrar-ı nâsta gören..." Açıklar mısınız?
-
"Hem de beylik veya tavâif-i mülûk mukaddemesi olan muhtariyet..." Ne demektir, açıklar mısınız?
-
Üstad'ın desteklemiş olduğu cumhuriyet sistemi içerisinde şeri kanunlar olmalı mıydı, şeri kanunların uygulanması şartıyla mı cumhuriyete taraftarlık gösterilmiştir? İslamî kanunlar olmasa da böyle bir cumhuriyete Bediüzzaman taraftar mıdır?
-
"Hiçbir müfsid ben müfsidim demez. Daima suret-i haktan görünür. Yahut bâtılı hak görür. Evet, kimse demez ayranım ekşidir. Fakat siz mihenge vurmadan almayınız." İzah eder misiniz?
-
"Her söylenen sözün kalbe girmesine yol vermeyiniz." Burada Üstadımız ne demek istemiştir, neden kulak denmemiş de kalbe hitap edilmiş?
-
"İşte, size söylediğim sözler hayalin elinde kalsın, mihenge vurunuz. Eğer altın çıktıysa kalbde saklayınız. Bakır çıktıysa, çok gıybeti üstüne ve bedduayı arkasına takınız...'' Bu sözlerde anlatılmak istenen nedir; nasıl bir ölçü çıkarmalıyız?
-
"Neden hüsn-ü zannımıza sû-i zan edersin?" Burada kime karşı "hüsnüzan" duyulmaktadır?
-
"Senin üzerine haktır ki, her söylediğin hak olsun. Fakat her hakkı söylemeye senin hakkın yoktur." ile "Hakkı tanıyan, hakkın hatırını hiçbir hatıra feda etmez." cümlesi nasıl telif edilebilir?
-
"Soru: Nasıl anlayacağız? Biz câhiliz, sizin gibi ehl-i ilmi taklit ederiz. Cevap: Çendan câhilsiniz, fakat âkılsınız. Hanginizle zebib, yani üzümü paylaşsam, zekâvetiyle bana hile edebilir. Demek cehliniz özür değil..." cümlelerini nasıl anlamalıyız?
-
“Şu sahrâda bir nar görünür. Ben derim nurdur; nar olsa da eski nardan kalma zayıf, yukarı tabakasıdır. Geliniz, etrafına halka tutup temâşâ edelim.” cümlesini devamıyla açar mısınız?
-
"Eğer onların dedikleri gibi nar olsa, karıştırmadık ki bizi yaksın. Eğer nur olursa kalb ve gözlerini kör eder." Nar ve nurun meşrutiyet ile ilişkisi hakkında bilgi verir misiniz?
-
"Onlar diyorlar ki: 'Ateş-i sûzandır.' Eğer, nur olursa kalb ve gözlerini kör eder. Eğer nar dedikleri nur-u saadet dünyanın hangi tarafına çıkmış ise, milyonlarla insanın tulum gibi kan suyu üzerine boşaltılmış ise söndürülmemiş." İzah eder misiniz?
-
"Eğer, nur olursa kalb ve gözlerini kör eder. Eğer nar dedikleri nur-u saadet dünyanın hangi tarafına çıkmış ise, milyonlarla insanın tulum gibi kan suyu üzerine boşaltılmış ise söndürülmemiş. Hatta bu iki senedir mülkümüzde iki-üç defa..." İzah?
-
"Çok iyiler var ki, iyilik zannıyla fenalık yapıyorlar." Bu cümleden ne anlamalıyız?
-
"Sual: Nasıl iyilikten fenalık gelir? Cevap: Muhali talep etmek, kendine fenalık etmektir. Zerrâtı günahkârlardan mürekkep bir hükûmet tamamıyla mâsum olamaz. Demek, nokta-i nazar, hükûmetin hasenâtı, seyyiatına tereccuhudur." İzah eder misiniz?
-
Üstad "Eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl." diyerek meşrutiyeti savunuyor. İşleri güçleri hilafetten başka bir şey olmayan İslami cemaatlerin kavrayamadığı nokta nedir?
-
"Eski hâl muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl..." izah eder misiniz; "yeni hâl"den kasıt neler olabilir, günümüze yansımaları nelerdir?
-
"Bu devletin dini, din-i İslam'dır; şu esası vikaye etmek vazifemizdir. Çünkü milletimizin maye-i hayatiyesidir." Devletin dini olmaz deniyor, nasıl anlayabiliriz?
-
"Yağmurun kataratı, nurun lemeatı dağınık ve yayılmış kaldıkça çabuk kurur, çabuk söner." İzah eder misiniz?
-
"Evet, zarurat ve incizab ve temayül ve tecarüb ve tecavüb ve tevatür, o katarat ve lemeatı musafaha ettirerek, ortalarındaki mesafeyi tayyedip bir havz-ı âb-ı hayatı ve dünyayı ışıklandıracak bir elektrik-i nevvareyi teşkil edecektir..." İzah?
-
"Nedir şu hürriyet ki, o kadar tevilât onda birbiriyle çekişiyorlar? Ve hakkında acip, garip rüyalar görülür?" Burada bahsedilen rüyalar nelerdir?
-
"Sefahet ve rezaletteki hürriyet, hürriyet değildir. Belki hayvanlıktır, şeytanın istibdadıdır. Nefs-i emmareye esir olmaktır." İzah eder misiniz?
-
"Hürriyet-i umumî, efrâdın zerrât-ı hürriyâtının muhassalıdır. Hürriyetin şe’ni odur ki, ne nefsine, ne gayrıya zararı dokunmasın." ifadesini açıklayıp, hürriyetin tarifini söyler misiniz?
-
İnsan hürriyetini sınırlandırmak, insana bir sıkıntı ve zulüm değil midir?
-
Hürriyetin tanımını yapan Murat ve Hüseyin Cahid'in, haklı-haksız olduklarını Üstad'ımız neye göre söylüyor?
-
"İşte, şimdi salâhat ve mehareti, tâbir-i âharla fazileti ve hamiyeti, nur-u kalb ve nur-u fikri cem edenler vezaife kifayet etmezler. Öyleyse, ya maharettir veya salâhattir. San’atta maharet ise müreccahtır." Açıklar mısınız?
-
"Hem de o sarhoş namazsızlar Jön Türk değiller, belki şeyn Türktürler." Bu ifadeyi açıklar mısınız?
-
"Hürriyetin rafizisi de süfehadır." ifadesini açıklar mısınız?
-
"Hürriyet budur ki: Kanun-u adalet ve tedipten başka, hiç kimse kimseye tahakküm etmesin. Herkesin hukuku mahfuz kalsın, herkes harekât-ı meşruasında şahane serbest olsun." İzah eder misiniz?
-
"Medeniyetin muşa'şâ bu kadar mehasininden, sizin anka-i meşrebâneniz sizi müstağnî etmiştir." cümlesini açıklar mısınız?
-
Risale-i Nur´un bir yerinde bahsi geçen Anka (Zümrüdüanka) kuşunun geçmişte var olduğunu anlıyorum. Anka kuşu rivayetlere göre var mıdır?
-
"Hem de kut-u lâyemût ve vahşet ile âlûde olan hürriyet, sizin dağ komşularınız olan hayvanlarda da bulunuyor." Anlayamadım, açıklar mısınız?
-
"Lâkin Güneş gibi parlak, her ruhun mâşukası ve cevher-i insaniyetin küfvü o hürriyettir ki, saadet-saray-ı medeniyette oturmuş ve mârifet ve fazilet ve İslâmiyet terbiyesiyle ve hulleleriyle mütezeyyine olan hürriyettir." cümlesini izah eder misiniz?
-
"İnsana karşı hürriyet, Allah'a karşı ubudiyeti intac eder." ifadesi ne demektir, açıklar mısınız?
-
"Sultan Abdülhamid'in mecbur olduğu istibdadını hürriyet zanneden ve Kanun-u Esasînin müsemmâsız isminden ürken adamın sözünde ne kıymet olur?" İzah eder misiniz?
-
"Demek iman ne kadar mükemmel olursa, hürriyet o derece parlar. İşte Asr-ı Saadet" cümlesini teyit eden, Peygamber Efendimizin hayatından birkaç örnek verir misiniz?
-
"Neden tekebbür küçüklük alâmetidir?" sorusunu ve cevabını örneklerle izah eder misiniz?
-
"Gayr-ı müslimlerin hürriyeti, bizim umum milletimizin hürriyetinin rüşvetidir." Neden rüşvet gibi olumsuz bir sıfat kullanılmış?